| Belki de bu kötü şey güzel bir şeye ulaşmanın tek yoluydu. | Open Subtitles | ربما هذا الشيء السيئ... كانت الطريقة الوحيدة للحصول على إلى شيء جميل. |
| Belki de bu kötü şey güzel bir şeye ulaşmanın tek yoluydu. | Open Subtitles | ربما هذا شيء سيء كانت الطريقة الوحيدة للوصول إلى شيء جميل |
| Demek istediğim, Fargo bir savaş kalıntısını güzel bir şeye çeviriyor ve sonra cezalandırılıyor çünkü o aslında felaketi önlemek için bize yardım etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | أعني، قام (فارجو) بتحويل ...تذكار لحرب إلى شيء جميل و الحياة أكدت هذا ثم عوقب لأنه يحاول مساعدتنا في تفادي كارثة |
| Güzel bir şeyler yapmalıyım. | Open Subtitles | أنا بحاجة إلى شيء جميل للنظر في. |
| Güzel bir şeyler duysun isterim. | Open Subtitles | أود له أن يستمع إلى شيء جميل |