| Biliyor musun, Leo, yeniden yaşamak mümkün gibi görünüyor gerçeği böyle bir dereceye kadar eşinizin deneyimi çok anlatıyor. | Open Subtitles | تَعْرفُ، الأسد، الحقيقة بأنّك إبدُ لِكي يَكُونَ قادر على العَيْش ثانية تجربة زوجتكِ إلى مثل هذا الدرجةِ صادقةُ جداً. |
| Çünkü böyle bir utanmaz bir kalasla evlendiğimin farkında değildim. | Open Subtitles | لأنني لَمْ أَعْرفْ بأنّني تُزوّجتُ إلى مثل هذا الابله المتهكمِ. |
| Eminim böyle bir testi kabul edersiniz. | Open Subtitles | أفترض، بطبيعة الحال، ان كنت على استعداد أن تقدم إلى مثل هذا الاختبار؟ |
| Süslü bir kadının olsa böyle bir yere getirir miydin? | Open Subtitles | إن كان لديك عشيقة فهل كنت ستحضرها إلى مثل هذا المكان؟ |
| Ama böyle bir seçim yapmak zorunda bırakılmak doğru gelmiyordu. | Open Subtitles | لكنالشيءَبَداخاطئاً حول أَنْ يُجبَرَ إلى مثل هذا القرارِ. الذي. |
| Ama böyle bir seçim yapmak zorunda bırakılmak doğru gelmiyordu. | Open Subtitles | لكن الشيء الذي بدا مخطئ بحق أن يُجبر إلى مثل هذا القرار |
| Bu yüzden böyle bir yere ihtiyacı var. Onu sert yapacak bir yere. | Open Subtitles | لذلك هو يحتاج إلى مثل هذا المكان لتقويته |
| Ve dedi ki: "Sen böyle bir yere ait değilsin." | Open Subtitles | وقال : أنت لا تنتمين إلى مثل هذا المكان |
| Bir düşünün, beni bu kadar zorladıkları halde... bu konuda bunca zaman sustuktan sonra... düşüncelerimi böyle bir adama açmam mümkün mü? | Open Subtitles | هل يُعقل بعد كل هذا الصمت... عن هذه المسألة الملحّة أن أُفضى بما أُفكر فيه إلى مثل هذا الرجل؟ |
| Daha önce hiç böyle bir yere gelmemiştim. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن حضرت إلى مثل هذا المكان |
| Daha önce hiç böyle bir yere gelmemiştim. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن حضرت إلى مثل هذا المكان |
| Neden böyle bir silah istediniz? | Open Subtitles | لماذا أنت تحتاج إلى مثل هذا السلاح؟ |