| Hayır, hayır, hayır. Aslında Buraya bir şey almaya gelmiştim. | Open Subtitles | لا, لا, لقد أتيتُ إلى هنا في الواقع بنيّة الشراء | 
| Buraya bir zaman makinesiyle geldim. Bir müzeye. | Open Subtitles | أتيت إلى هنا في آلة الزمن تلك التي في المتحف | 
| Evet. Buraya bir ilkyardım ekibi gönderebilir misiniz? | Open Subtitles | مرحباً, أجل , هلاّ أرسلت رجال الإسعاف إلى هنا في الحال؟ | 
| Helikopteri farklı bir alana inebilir ve buraya konvoyla getirilebilir. | Open Subtitles | يمكن لمروحيته أن تهبط في مكان اخر ويتم نقله إلى هنا في سياراتنا | 
| Buraya ilk geldiğinde uyandığın o bambu tarlasını hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تذكر حقل الخيزران ذاك الذي أفقتَ فيه عندما وصلتَ إلى هنا في المرّة الأولى؟ | 
| Bu sabah buraya geldiğimde hepinizi kafadan çatlak sanıyordum. | Open Subtitles | لقد جئت إلى هنا في الصباح متوقعاً ان أجدكم جميعاً مجموعه من السكارى | 
| 15 kilometre. Onlar bir buçuk saat içinde burada olabilirler. | Open Subtitles | خمسة عشر كيلومتراً قد يصلون إلى هنا في غضون ساعات | 
| Buraya bir kamyonun arkasında geldin ama evine zincirlenerek gideceksin! | Open Subtitles | أتيت إلى هنا في مؤخرة شاحنة ولكن ستعود في الأغلال! | 
| - Benim istediğimden değil ama daha çok " Selam Babs, o kadar yaşlısın ki Buraya bir tabutla getirilmediğine şaşırdım." demene alışığım. | Open Subtitles | - اعتدت على : "أنتِ طاعنة في السن "أستغرب أنهم لا يحملوك إلى هنا في النعش" | 
| Buraya bir kurtarma operasyonu için Astronot Taylor için geldik. | Open Subtitles | أنا ارسلت إلى هنا في مهمة إنقاذ. لإيجاد زميلي رائد الفضاء (تايلور) | 
| ve Buraya bir sıhhiyeci çağır hemen! | Open Subtitles | . وأحضر لي مسعفا إلى هنا في الحال! | 
| Buraya bir adam gelmiş. | Open Subtitles | رجلٌ أتى إلى هنا في وقت سابق. | 
| Buraya bir yolculuktan geçerek geldiniz. | Open Subtitles | لقد آتيتما إلى هنا في جولة | 
| Oradan hemen çık. Hemen kalk ve buraya gel. | Open Subtitles | ارحل عن هناك الآن ابتعد وتعال إلى هنا في الحال | 
| Başarılı olmasını istiyorum ve buraya taşınmamızın en önemli sebeplerinden biri başarılı olması. | Open Subtitles | -أمّي . -أريدها أن تُبلي حسنٌ . هذا أحد أسباب انتقالنا إلى هنا في الأساس. | 
| Geçen gün Cate buraya geldiğinde iyi bir şey yapmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | عندما أتت كايت إلى هنا في اليوم الآخر كانت تحاول فعل شئ جيد | 
| Johannes Kepler 1600'de Prag'a geldiğinde sıkıntıya boğulmuş haldeydi. | Open Subtitles | عندما وصل يوهانز كبلر إلى هنا في براغ عام 1600 كان في حال يرثى له | 
| Buraya ilk geldiğimde kendimden çok emindim. | Open Subtitles | عندما أتيت إلى هنا في بادئ الأمر كنت واثقا من نفسي | 
| Buraya ilk geldiğimde sana çok kızgındım. | Open Subtitles | عندما أتيت إلى هنا في المرة الأولى كنت غاضباً جداً منك | 
| Gerber5 dakika içinde burada olmazsa siparişimizi verelim. | Open Subtitles | أقسم , إذا جربر لم يأتي إلى هنا في خلال الخمس دقائق القادمة نحن سنطلب بدونه | 
| O yüzden beş saniye içinde burada olmazsan seni mahvederim. | Open Subtitles | إن ذلك يحدث للمدرب في ليلة ميلاده لذلك إذا لم تأتي إلى هنا في غصون خمسِ ثوانٍ سوف أدمرك |