| şehir merkezine gideceğim, kendime bir kız bulup... topuzumu parlattıracağım. | Open Subtitles | سأذهب إلى وسط المدينة و أبحث عن فتاة لتكون معي |
| şehir merkezine gitmelisin. Ama son tramvay az önce kalktı. | Open Subtitles | يمكنك الذهاب إلى وسط المدينة لكن آخر ترام غادر منذ قليل |
| Edgar, Beatrice, Spencer, siz, şehir merkezine. | Open Subtitles | إدغار ، بياتريس ، سبنسر توجهوا إلى وسط المدينة |
| - şehir merkezine inersek çok göze batar. | Open Subtitles | مظهر كبير للذهاب به إلى وسط المدينة. |
| - Şehre gidip ilam var mı diye bak. Evet ilama bak. | Open Subtitles | يمكنك الذهاب إلى وسط المدينة والتأكد من صحّة الوصيّة |
| şehir merkezinde Bay Ferguson'la karşılaştım. | Open Subtitles | جريت إلى وسط المدينة السيد فيرجسون. |
| Çırağını görevde bırakıp şehrin merkezine doğru yola çıkıyor. | TED | تترك متدربة مسؤولة وتتجه إلى وسط المدينة. |
| - şehir merkezine kadar. | Open Subtitles | حوال 12 وحدة مربعة مباشرة إلى وسط المدينة. |
| İsterseniz bunu şehir merkezine gidip yapabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نصطحبك إلى وسط المدينة لفعل هذا إن أردتِ. |
| Taksiye binip şehir merkezine doğru gidiyor. | Open Subtitles | إنها بسيارة أجرة تتوجه إلى وسط المدينة |
| İşin içine etmiş, ilçenin yarısı peşinde şehir merkezine varmış. | Open Subtitles | أخفق بذلك طارده نصف المقاطعة إلى وسط المدينة |
| Yeni otobüs şeritleri yüzünden şehir merkezine gitmek artık daha zor. | Open Subtitles | لأن خطوط الحافلات الجديدة، تقود النّاس إلى وسط المدينة في فترة كبيرة. |
| Çünkü tehditi şehir merkezine daraltarak, bize anlatıp aynı zamanda bizi uzak tutarak denge kurdular. | Open Subtitles | ..لأنه بتضييق التهديد إلى وسط المدينة . فإنهم بذلك يخبرونا بالمكان وفي نفس الوقت يجعلوننا في ظلمة ، مسألة توازن |
| - Kız kardeşime hediye almak için, şehir merkezine gitmem gerek. | Open Subtitles | يجب أن أذهب إلى وسط المدينة لشراء هدية لأختي |
| Adınızı duyduğunuzda öne çıkın. şehir merkezine gidiyoruz. | Open Subtitles | فليتقدم كل منكم عندما يسمع اسمه للذهاب إلى وسط المدينة |
| Bu arada, Jessica'dan boşandım, şehir merkezine taşındım ve pes ettim. | Open Subtitles | أثناء ذلك طلقت جيسيكا وانتقلت إلى وسط المدينة مستسلماً |
| Eve gittiğini sanıyordum ama onun yerine şehir merkezine gitti. | Open Subtitles | توقعت أنها تتجه إلى البيت، لكنها ذهبت إلى وسط المدينة عوضاً عن ذلك |
| - şehir merkezine inersek çok göze batar. | Open Subtitles | مظهر كبير للذهاب به إلى وسط المدينة. |
| "Garip bir şey bulmak istiyorsan, Şehre gitmelisin." | Open Subtitles | أن أردت العثور على شيء غريب عليك الذهاب إلى وسط المدينة |
| - Giyinip 45 dakika içinde şehir merkezinde olmam lazım. | Open Subtitles | -يجب أنّ أرتدي ملابسي و و أذهب إلى وسط المدينة خلال 45 دقيقة. |
| Doğuya yöneldi. şehrin merkezine. | Open Subtitles | إنها تتجه شرقا إلى وسط المدينة |
| Elizabeth Keen, size şehir merkezine kadar eşlik etmek için buradayım. | Open Subtitles | " إليزابيث كين " أنا هُنا لمرافقتك إلى وسط المدينة |
| Şehirdeki üst sınıftan kimselerin olduğu bir balo salonuna gider ya da şehir merkezine gidip şehrin en büyük gangsterleriyle kendi uğraşırdı. | Open Subtitles | كان يمكن أن يذهب إلى صالة الرقص ويختلط مع الطبقات الراقية في المجتمع أو أن يذهب إلى وسط المدينة ويتعامل بنفسه |
| şehir merkezine doğru gidiyor. | Open Subtitles | إنه يتجه إلى وسط المدينة |