|          Ve genellikle izin istemezler; hemen harekete geçerler, diğer Google çalışanları onlara katılırlar ve bu hareket büyür de büyür.           | TED |           و عادة لا يستأذنون أحداً. إنهم يتقدمون و يفعلون، و ينضم إليهم جوجلييون آخرون ، ويصبح الأمر أكبر و أكبر.           | 
|          CP: Şanslısın çünkü bu şu anda onlara canlı olarak gösterilmiyor.           | TED |           كريستوفر: أنت محظوظ لأن ذلك لم يتم بثه إليهم مباشرة الآن.           | 
|          Neredeyse herkes onlara nasıl ulaşılacağına dair net detaylar vermişti.           | TED |           تقريبًا جميعهم أرسلوا لي تفاصيل دقيقة عن طريقة الوصول إليهم.           | 
|          - O tırmanışcılar en son onlarla konuştuğumuzdan beri dairelerine dönmediler.          | Open Subtitles |           لم يرجع اولئك المتسلقين إلى شقتهم منذ تحدثنا إليهم اخر مرة          | 
|          İlk başta dayanak noktası olarak onları rahat oldukları zaman inceledik.           | TED |           الحالة الاولى نظرنا إليهم في الحالة الاعتادية عندما كانوا في راحة           | 
|          Şunlara bak, geçidi elle çeviriyorlar, tanrı aşkına, bu inanılmaz.          | Open Subtitles |           أنظر إليهم انهم يحاولون ادارة البوابة يدويا شيء مدهش للغاية          | 
|          Ve onlar için bu sorunun zor bir soru olduğunu anladım.           | TED |           ووجدت أنه كان سؤالاً صعباً بالنسبة إليهم ليجيبوا عليه في الحقيقة.           | 
|          Amerikan, İngiliz ve Fransız askerleri çok geçmeden enkazda onlara katıldı.          | Open Subtitles |           وسرعان ما انضم إليهم الجنود الأمريكيون والبريطانيون والفرنسيون إلى أطلال المدينة          | 
|          Ama görüş alanının dışındalar, o yüzden onlara yakınlaşmaya başlıyorsun.          | Open Subtitles |           لكنّهم في الخارج من التركيز، لذا تبدأ بإنجراف أقرب إليهم.          | 
|          Bu da New York'taki erkeklerin niye hep onlara baktığını açıklar.          | Open Subtitles |           مما يفسر لما الرجال بـ نيويورك يمضون كل وقتهم بالنظر إليهم          | 
|          İnsanlar onlara gelecek ve bunlar da onlara bu küçük marka yemini verecekler.          | Open Subtitles |           ناس سوف يذهبون إليهم وسوف يمنحوهم هذه القطعة الصغيرة من العلامات التجارية كطعم.          | 
|          Tüm insanlara kızgın olduğunu biliyorum çünkü senden uzaklaşıp onlara gittiğimi düşünüyorsun.          | Open Subtitles |           أعرف أنك غاضب من أولئك الناس لأنك تظن أني تركتك وذهبت إليهم          | 
|          onlara ihtiyacımız yok demiştim. Bu kadar robotu ne yapacağız?          | Open Subtitles |           لسنا بحاجة إليهم لمَ هذا العدد من الرجال الآليين ؟          | 
|          Beni onlara götürebilir ya da kendi kaderini takip edebilirsin.          | Open Subtitles |           , يمكنك أن تأخذني إليهم أو يمكنك اتباع طريقك الخاص          | 
|          Tommy, ben bir barda çalışıyorum. onlarla konuşmak benim işim.          | Open Subtitles |           أنا أعمل في حانة يا تومي وعملي هو التحدث إليهم          | 
|          onları aramak istiyorum. onlarla konuşmak istiyorum. Beni burada bırakmak istiyorlar.          | Open Subtitles |           أريد الإتصال بهم ، أريدُ التحدث إليهم إنهم يريدون ان يتركوني          | 
|          Seni istedikleri için ayrıldım, o yüzden git ve onlarla takıl.          | Open Subtitles |           انهم يريدونك في المجموعة وأنا خرجت، لذلك أمضي قدما وأنضم إليهم.          | 
|          Toplumdan bilgi alabilecek ve onları bilgilendirebilecek cep telefonlarımız var.           | TED |           لدينا الهواتف المحمولة للحصول على المعلومات من العامة ولإيصالها إليهم.           | 
|          onları dinleme, kızım. Kötülüğün birçok biçimi ve yüzü vardır.          | Open Subtitles |           لا تصغِ إليهم يا ابنتي الشر له أشكال ووجوه كثيرة          | 
|          Federaller. Şunlara bak. Hepsini tek tek öpebilirim.          | Open Subtitles |           الفيدراليين , أنظر إليهم أود تقبيل كل واحد منهم          | 
|          Ama ölürse onlar için hiçbir değeri kalmaz, öyle değil mi?          | Open Subtitles |           هي لَيستْ تساوي أيّ شئَ إليهم ميتة مع ذلك، أليس كذلك؟          | 
|          Diğer hayvanlar da onların yürüyüşünü seyrediyor mu acaba diye düşündüm.          | Open Subtitles |           و، كنتُ، أتسائل إذا كانت الحيوانات الأُخرى تنظرُ إليهم و تقول          | 
|          Dinle, şimdi oraya gideceğim peşimden geldiklerinde kaç tamam mı?          | Open Subtitles |           اسمعي، سوف أخرج إليهم وعندما يركضون خلفي، اهربي أنتِ، مفهوم؟          | 
|          Ama onlardan biri içeriye girecek olsa, ayağa kalkar, ve gözlerinin içine bakardım.          | Open Subtitles |           ولكن إذا تكلم معي واحد منهم سوف أقف وسأتحدث إليهم مباشرةً في عيونهم          | 
|          kendilerine çok fazla siyah erkek asılınca kilo aldıklarını anlıyorlar.          | Open Subtitles |           يعرفون أنهم بداو يكسبون الوزن حين يبدأ السود الانجذاب إليهم          |