| benimle bu şekilde konuşamaz, onun için yaptığım onca şeyden sonra. | Open Subtitles | لا يمكنها التحدث إليَّ هكذا ليس بعد كل ما فعلته لأجلها |
| Bir daha basınla konuşmadan benimle konuş. | Open Subtitles | و المرة التالية تحدث إليَّ قبل أن تتحدث للصحافة |
| İnsanlarla pek iletişim kurmam. Onlarla konuşurum ama onlar benimle konuşmaz. | Open Subtitles | أنا لا أتحدث كثيراً إلي الناس أنا أتحدث إليهم , ولكنهم لا يتحدثون إليَّ |
| Uyuşturucu kullandığımı bilse Yüzüme bakmaz. | Open Subtitles | إن خرجت و عرفت أنني تحت تأثير مخدر لن تتحدث إليَّ حتى، فأنا أعرفها |
| Ama şu anda asistan doktor şefliği şeyi için uğraşıyorum ve sen de şu saçma kurulla tanışma toplantısına benimle birlikte geliyorsun. | Open Subtitles | لكن الآن أنا سأذهب إلى إلى نيابة الإدارة المزعجة وأنت ستنضم إليَّ بصفة عضو لجنة للإستقبلات |
| benimle böyle hakkımda bi'şey biliyormuş gibi konuşma. | Open Subtitles | لا تتحدث إليَّ كما لو كنت تعرف أي شيء عني. |
| Otobüste yaptığın o gösteriden sonra benimle konuşabileceğin tek yer, sahnedir. | Open Subtitles | بعد الفصل السخيف الذي فعلته معي في الحافلة غير مسموح لك بالتحدث إليَّ سوى بالمسرح |
| benimle konuşabilirsin. | Open Subtitles | في هيئة إصلاحية مشددة الحراسة يمكنك التحدث إليَّ أنا |
| Otobüste yaptığın gösteriden sonra benimle ancak sahnede konuşabilirsin. | Open Subtitles | بعد الفصل السخيف الذي فعلته معي في الحافلة غير مسموح لك بالتحدث إليَّ سوى بالمسرح |
| İnsanlar durmadan gelip benimle konuşuyor, sorular soruyorlar. Bu benim işim değil. İyi. | Open Subtitles | الناس تأتي و تتحدث إليَّ و تسألني عن أشياء، هذه ليست وظيفتي |
| Seni görebiliyorum. Eğer benimle konuşmak istemiyorsan,tamam. | Open Subtitles | إن لم تريدي التحدث إليَّ فلا مشكلة لكن على الأقل تحلي بالأدب و اختبأي |
| benimle berbat bir kahve içmek ister misin ? | Open Subtitles | أتود الانضمام إليَّ لتناول فنجان قهوة سئ؟ |
| Konuyu açmanın bir sebebi var. Konuş benimle. | Open Subtitles | لقد تحدثت عن هذا لسبب يجب أن تتحدث إليَّ |
| Biliyorum, kokteylli partilerde herkes benimle konuşmak isterdi. | Open Subtitles | أعرف أن الكل أراد التحدث إليَّ في الحفلات |
| Bir daha ofisime gelirsen, benimle konuşurken ayakta dur. | Open Subtitles | المرة القادمة عندما تكوني في مكتبي أتوقع منكِ أن تتحدثي إليَّ و أنتِ واقفة |
| Eğer benimle konuşmak istemiyorsan git o aptal arkadaşınla konuş. | Open Subtitles | إن لم تود التحدث إليَّ ابحث عن شخص تتحدث إليه كصديقك الأحمق ربما |
| Ben değişirken konuşur musun benimle ? | Open Subtitles | بالتأكيد ستتحدث إليَّ و أنا أغير ملابسي؟ |
| Herkesin benden nefret etseydi Yüzüme bakmaya dayanamasaydı bile hırsızlık yapacak kadar ileri gitmezdim. | Open Subtitles | نعم، أنا واثق أنه إن كنت أعرف أن الكل يكرهني و لا يمكنهم النظر إليَّ لم أكن لأنحدر إلى السرقة من المتاجر |
| Yüzüme bakar mısın lütfen. Seninle konuşmam gerek. | Open Subtitles | فقط، رجاءً رجاءً انظري إليَّ أنا بحاجة للتحدث معكِ |
| - Bana bak! Sadece kolu çevir! Tamam mı? | Open Subtitles | انظرى إليَّ كات فقط اسحبى الرافعة, حسنا؟ |
| Eğer bir erkek benle böyle konuşsaydı suratının ortasına yumruğu yerdi. | Open Subtitles | إذا تحدث رجل إليَّ بهذه الطريقة، للكمته فى وجهه. |
| Bir baykuş yanıma kondu ve yavaş yavaş gecenin diğer hayvanları yanıma geldiler. | Open Subtitles | توجهت بومة حكيمة إليَّ ببطىء وفجأة أكثر مخلوقات الليل جاءت لتكون إلى جانبي |
| Lütfen, beni dinle. Camelot'u kaybettik. | Open Subtitles | انصت إليَّ من فضلك كاميلوت سقطت |