| Yirmi İngiliz sterlini. Bu da son fiyat olsun dostum. | Open Subtitles | عشرون باوند إنجليزي و هذا سيكون نهاية الأمر يا صديقي |
| Crickett, bunu sana hiç söylememiştim ama içten içe hep Jane Austen romanından fırlamış bir İngiliz beyefendisiyle tanışacağıma inandım. | Open Subtitles | كريكيت , انا لم اخبرك ابدا بذلك لكن في اعماقي لطالما آمنت اني سأقابل يوما ما نبيل إنجليزي مفعم بالحيوية |
| Ya öğretmensin ya da İngiliz bir cimnastikçisin diye düşündüm. | Open Subtitles | لذا خمنت إما أنك أستاذ جامعي أو لاعب جماز إنجليزي |
| İngilizce öğretmeniyle flört etmenin güzellikleri. | Open Subtitles | ذلك الذي تُصبحُ ل مُوَاعَدَة معلّم إنجليزي. |
| Selima kendi Uzunevindeki yuvasına akıcı İngilizce konuşarak geri dönecek. | Open Subtitles | سيلما ستذهب إلى منزلها في لونجهوس تتكلم إنجليزي طليق |
| Bu bir İngiliz'in bir İrlandalı'dan kısa ve öz olmasını istemesidir. | TED | وذلك شخص إنجليزي يطلب من شخص أيرلندي الاختصار. |
| Artık lider yok, İngiliz yok, hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليسهنـاكمزيدمنالزعمـاء، لا إنجليزي بعد الآن، ولا شيء آخر |
| Bir İngiliz'in gözüyle bakarsanız, sırf büyüklüğü bile nefes kesici. | Open Subtitles | من وجهـة نظـر رجل إنجليزي فإن حجمهـا يـُذهـلك |
| Bayrakları fark etmez. İngiliz, Fransız, Amerikan... | Open Subtitles | مهما كان العلم الذي ترفعه إنجليزي أو فرنسي أو أمريكي.. |
| İngiliz hükümetinin, Çakal denen adamın İngiliz olduğunu... saklaması söz konusu değil. | Open Subtitles | ليس هناك سؤال لصاحبة الجلالة الحكومة يخفي أبدا الحقيقة بأن هذا الجاكال كان رجل إنجليزي. |
| Anlaşıldığı kadarıyla... bir ara bir İngiliz vatandaşından şüphelenildi... ama şimdi o temize çıktı. | Open Subtitles | بقدر ما يمكن لاحد أن يرى، كان هناك فترة عندما اتي رجل إنجليزي صار في موضع الشك لكنه الآن برأ. |
| Hiç şüphesiz, Çakal İngiliz kılığına girmişti... ama Danimarkalı ve Fransız kılığına da girmişti. | Open Subtitles | بالتأكيد , جاكال تنكر كرجل إنجليزي لكنه تنكر أيضا كدنماركي وكفرنسي. |
| Köylülerin çocuklarıyla dövüşebilirsin... ama bir İngiliz'e meydan okumak başka şey. | Open Subtitles | وسيكون رائع منك أن تحارب ساذج ولكن محاربة رجل إنجليزي أمر مختلف |
| Ama kader onun bir İngiliz askeri olarak kalmasına razı değildi. | Open Subtitles | ولكن القدر لم يعني أن يظل جندي إنجليزي لمدة طويلة |
| İngiliz, Amerikalı, hepsi aynı. | Open Subtitles | إعتقدت بأنني إنجليزى أمريكي، إنجليزي الأمـر سيان |
| Bir ingiliz, birini soyarsa, Majesteleri, centilmen bir erkeğe dönüşür. | Open Subtitles | عندما يسرق رجل إنجليزي شخص ما يصبح رجل محترم... فخامتك |
| Benim de bir İngiliz seterim var, bu yüzden köpek katillerini hiç sevmem. | Open Subtitles | أنا شخصيا أمتلك كلب صيد إنجليزي لذا فأنا لا مولعا بقتلة الكلاب |
| Bu "birinci sınıf bir İngilizce öğretmeni" tarafından yazılmamış. | Open Subtitles | هذا لم يُكتب من قِبل معلمة إنجليزي من الدرجة الأولى |
| İngilizce konuşulan bir ev, yani işin yolunda gidecek. | Open Subtitles | هو بيت إنجليزي لذا يجب أن يكون كل شيء علي ما يرام |
| Çünkü İngilizce'm dökülüyor ve Karanlığın Kalbi benim olmalı. | Open Subtitles | أعتمد عليك لأنه إنجليزي مريض وأنا أريد قلب الظلام، أريد ذلك الحصان |
| Bay Brice, güney İngiltere limanları, iki günden daha uzakta. | Open Subtitles | السّيد برايس، إنجليزي جنوبي الميناء سيصبح أكثر من بعد يومين. |
| Ah, Truscott, sen çok komik bir İngilizsin. | Open Subtitles | أوه تروسكوت أنت جدا رجل إنجليزي فكاهي |
| Bense İngilizim. | Open Subtitles | . وأنا في الواقع إنجليزي |
| Bir İngilizce-Arnavutça sözlük istemiştim, getirdin mi? | Open Subtitles | طلبت معجم إنجليزي - ألباني هل أحضرت واحداً؟ |
| Fakat bir Chippendale bir Chippendale'dir. | Open Subtitles | لكن النوع الإنجليزي يبقى إنجليزي |
| İngilizsiniz! İngilizsiniz! | Open Subtitles | لا ، لا، لا نحن لسنا انجليز أنت إنجليزي ! |