| - Sanırım yanlış alarm. Ben gideyim. - Yanlış mı? | Open Subtitles | أعتقد أن هذا كان إنذاراً خاطئاً سوف أعود إلى مقعدي |
| Ev sahibiyle konuşmadan alarm sonrası normale dönemezsin, Harris ! | Open Subtitles | أنت لا تكذبي إنذاراً دون التحدث للساكن الرئيسي يا هاريس |
| Beni tuvalete kadar takip eden bu adam aynı zamanda bana bir ültimatom veriyordu. | Open Subtitles | بعد أن اتبّعني إلى دورة المياه, هذا الشاب أيضاً كان يعطيني إنذاراً |
| Geri dönmek çok güzel. Yanlış alarmmış. Meraklanacak bir şey yok. | Open Subtitles | من الجيّد أن أعود بينكم لقد كان إنذاراً خاطئاً، لا تقلقي |
| - Yer sensörlerinden bir dökülme olduğuna dair - bir uyarı geldi. | Open Subtitles | لقد تّلقيت إنذاراً من المِجسات الأرضية بأن هناك سائل مسكوب |
| Kim olduğumu biliyorsun. alarmı çalarsan kafanı uçururum. | Open Subtitles | أنت تعرف من أكون، أطلق إنذاراً وسأفجر رأسك. |
| Bu bir yanlış alarmdı, hepiniz odalarınıza geri dönün. | Open Subtitles | كان إنذاراً كاذباً, عودوا جميعاً الى غرفكم |
| İlki uyarıydı, hanımım. - Centilmenlik gereği... | Open Subtitles | الأوّل كان إنذاراً سيّدتي كبادرة شهامة و ما شابه |
| Roanoke'deki her olay için alarm kurdum, sıkıcı olanlar da dahil. | Open Subtitles | هذا الآن. وَضعتُ إنذاراً ل كُلّ الأشياء رونوك، التَضْمين المادة المملّة. |
| Ancak drongo diğer türler avı kaptıkları zaman yanlış alarm verecektir. | TED | ولكن الدرونغو يطلق إنذاراً خاطئاً عندما تكون تلك الكائنات الأخرى قد قبضت على فريسة. |
| İçeri döndüğümü boş ver, bu sefer de çocuk "yanlış alarm" diye bağırıyor. | Open Subtitles | علاوة على أن الفتى قال أنه كان إنذاراً مزيفاً |
| SDK 3. dereceden alarm verdi. Yeni bir vaka olduğu takdirde... | Open Subtitles | أصدر مركز مراقبة الأمراض إنذاراً منخفض المستوى, أي حالات جديدة |
| Bize şans vermedi, bize ültimatom verdi. | Open Subtitles | لقد أعطاكما فرصةً وقد أفسدتماها لم يعطنا فرصة، بل أعطانا إنذاراً بالرحيل |
| Bu bir ültimatom değil ama bilmek istediğim şey şu eğer aynı yolda olmadığımız bir zaman gelecekse, bana söylemelisin. | Open Subtitles | وهذا ليس إنذاراً ولكن ما يجب أن اعرفه إذا او متى سيحين الوقت إن لم تكن على الطريق نفسه يجب ان تقل لي |
| Psikaytri koğuşundaki yanlış alarmmış. | Open Subtitles | كان إنذاراً كاذباً بعنبر المجانين كان هذا سبب كل تلك الضجة |
| Hamilelik meselesi yanlış alarmmış. | Open Subtitles | . إتضح إن مسألة الحمل كانت إنذاراً خاطئاً |
| Anlamıyorsun... Bu bir uyarı değil. Bu son uyarım. | Open Subtitles | إنّكَ لستَ تفهم، فهذا ليس تحذيراً، إنّما إنذاراً نهائيّاً. |
| Kim olduğumu biliyorsun. alarmı çalıştırırsan kafanı uçururum. | Open Subtitles | تعرف من أكون، أطلق إنذاراً وسأفجّر رأسك. |
| Yanlış alarmdı, sorun yok. | Open Subtitles | كان إنذاراً كاذباً, لا توجد مشكلة |
| Bomba bir uyarıydı. | Open Subtitles | لإخافتكم, القنبلة كانت إنذاراً |
| Kızıl Sancak Filosu'nun tüm gemilerini alarma geçirin. | Open Subtitles | أرسل إنذاراً إلى جميع السفن حول أسطول الراية الحمراء |
| Ya yanlış alarmsa? | Open Subtitles | ماذا لو كان إنذاراً كاذباً؟ |
| Belki de yanlış alarmdır. | Open Subtitles | رُبما يكون إنذاراً خاطئ |
| "Japonlar bugün Doğu Standart Saati'ne göre öğleden sonra saat 1 itibariyle bir ultimatom gönderdiler. | Open Subtitles | اليابانيون قدموا اليوم فى الواحدة مساء بالتوقيت المحلى . إنذاراً نهائياً |
| Dün gaz ve elektrik ihbarnamesi geldi. | Open Subtitles | تلقيت إنذاراً بالأمس للغاز والكهرباء |
| Evet, bildiriyorum. Mavi bir sedan. | Open Subtitles | حسناً ، أريد إنذاراً بشأن سيارة كحليةاللون |
| Trafik mahkemesinde.. canına okunsun mu istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريد إنذاراً أخراً |