| Valerie bu konuda bir şey bilmiyor. Gören Gözler onunla ayrıldıktan sonra ortaya çıktı. | Open Subtitles | فاليري لا تعلم عن تلك الأشياء العيون فقط جاءت بعد وقت طويل من إنفصالنا |
| Ayrıldığımızdan beri bana dokunsunlar diye kadınlara para veriyorum. Niles. | Open Subtitles | منذ إنفصالنا و أنا أدفع للنساء لكي تلمسنني |
| En azından istiyorlardı... Bu yüzden onlardan ayrıldık. | Open Subtitles | أو على الأقل رغبوا بذلك، لكن هذا هو سبب إنفصالنا عنهم. |
| Biz sadece ayrılırsak mahvoluruz. | Open Subtitles | الطريقة اللتي ستدمرنا هي إنفصالنا |
| ayrıldığımız zaman birkaç defa görüştüğüm birisi sadece. | Open Subtitles | إنه فقط شاب كنت اخرج معه لمرات معدودة بعد إنفصالنا. |
| Bu biz ayrıyken olmuştu. | Open Subtitles | هذا حدث أثناء إنفصالنا |
| Ama bizim ayrılığımızı anlamakta zorluk çekenler diğerleri diye düşünüyorum. | Open Subtitles | كانَ يواجهُ وقتاً شاقاً في التصرفِ معَ إنفصالنا ماذا تقصد؟ |
| Tüm bunları Mary'e açıkladım ki beni anladığını ve ayrılığımıza karşı itirazı olmadığını zikretti. | Open Subtitles | لقد فسّرت كل هذا لـ(ماري) والتي أخبرتني بأنها تعي هذا وأنها لن تعترض قط على إنفصالنا. |
| O yüzden de, Ayrılmamızın, benim işime bağlılığımdan dolayı olmasının daha mantıklı olacağını düşündüm. | Open Subtitles | لذا، ظننت أنه سيكون نوعا ما لمسة لطيفة إذا إنفصالنا هو تأكيد نوعا ما لإلتزامي بالشركة |
| Bir gün travma yüzünden ayrıldığımızı unutup cevap almak için odana gireceğimi tahmin edemedin mi? | Open Subtitles | ألم تستطيع أن تتوقع سأتعرض لإصابه بالمخ و أنسى إنفصالنا ثم آتي لمكتبك مطالبةً بأجوبه |
| Lütfen, ayrılığımızın seni hayata soğutmasına izin verme. | Open Subtitles | أرجوكِ لاتدعي إنفصالنا يجبرك على العيش بقية حياتكِ بعزلة |
| Şey, yani, bilirsin, ayrıldıktan sonra bir çiftini saklamıştım, acil durumlar için. | Open Subtitles | ،حسناً، أقصد كما تعلم، إحتفظت بنسخه بعد إنفصالنا للضروريات فقط |
| ayrıldıktan sonra dışarı çıktım ve bir adamın bana baktığını gördüm. | Open Subtitles | لكن بعد إنفصالنا خرجت إلى الشارع ورأيت شاباً ينظر إليّ |
| Ama seninle ayrıldıktan sonra oraya sadece sen kullanıyorsun diye kira ödemek pek mantıklı gelmedi. | Open Subtitles | بالطبع. لكن لا يبدو عادلاً لي حقاً أن أدفع إيجار مكتب أنتِ تستخدمينه فقط، خاصّة بعد إنفصالنا. |
| Ayrıldığımızdan beri çok özlediğim o mükemmel şakaların. | Open Subtitles | إنها تلك الدعابات المرحة التي أشتاق إليها مند إنفصالنا |
| Bizi görmedin mi? Ayrıldığımızdan beri karşılaşmalarımız tuhaf oluyor. Dur bir dakika. | Open Subtitles | لقد رأيتنا من قبل, مازلنا نعاني من إنفصالنا. |
| Bu sabah, Ayrıldığımızdan beri ilk defa Maris beni aradı. | Open Subtitles | هذا الصباح و لأول مره منذ إنفصالنا |
| Dostça ayrıldık sanıyordum. | Open Subtitles | وأنا ظننت سبب إنفصالنا السيطرة |
| Acaba bu yüzden mi ayrıldık? | Open Subtitles | أتساءل إن كان هذا سبب إنفصالنا. |
| Eğer bu ilişki yürümezse, sen terk eder ya da ayrılırsak Nikki hayatıma sokacağım sonraki kadına duygusal olarak daha az açık olacak. | Open Subtitles | إذا لم ينفع الأمر , برحيلك او إنفصالنا لن تكون (نيكي) منفتح عاطفياً لاستقبال المرأة الأخرى التي أجلبها لحياتي |
| Ve ikincisi, neden ayrıldığımız seni hiç ilgilendirmez. | Open Subtitles | وثانياً، ليس من شأنك أمر إنفصالنا |
| Çünkü biz ayrıyken ben... | Open Subtitles | لأنه أثناء إنفصالنا أنا |
| Yani, belki bir şansım olabilir. Biz de yalandan ayrılığımızı biraz hızlandıralım. | Open Subtitles | لذا علينا أن نسرع إنفصالنا المزيف |
| Marshall hala ayrılığımıza takmış durumda. Neden? | Open Subtitles | (مارشل) مازل يتكلم عن إنفصالنا |
| Ayrılmamızın etkisinden asla kurtulamadığı bir gerçek. | Open Subtitles | أنا واثق أنها لم تتعافَ من إنفصالنا |
| David Ridges hakkında konuştuk ve Branch ile ayrıldığımızı söyledim. | Open Subtitles | تحدثنا حول ديفيد ريدجز و صارحته حول حقيقة إنفصالنا أنا و برانش |
| Ne, ayrılığımızın bir ilgili olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | ماذا أتعتقدين آن إنفصالنا له علاقة بهذا ؟ |