| - Özür dilerim, kabalık etmek istemedim. Kabalık değil, sadece Gerçek bu. | Open Subtitles | آسفة، لم أقصد أن أكون لئيمة فهذا ليس خبثاً، إنها الحقيقة فحسب. |
| Defalarca teyit edildi, konservatif, Gerçek bu. | TED | تم فحص هذه الحقيقة مراراً وتكراراً، تقدير متحفظ، إنها الحقيقة. |
| Bu gerçek, bu madenlerde yıllarımı tükettim, bana ihtiyacınızı beklerken. | Open Subtitles | إنها الحقيقة إنننى قضيت سنوات بهذه المناجم فقط منتظرة أن تطلبني |
| Bu doğru. Kocanın bir sürü düşmanı var. | Open Subtitles | إنها الحقيقة ، زوجك لديه الكثير من الأعداء |
| - Bak ben böyle... - Yoo tamam. Bu doğru. | Open Subtitles | ـ انظر، انا لن افعل ـ لا، لا بأس، إنها الحقيقة |
| Baban gitmek için hep olabilecek en kötü zamanı seçiyor. Bu sefer Doğru söylüyorum. | Open Subtitles | ـ والدك دائماً ما يذهب بعيداً في أسوأ اللحظات ـ إنها الحقيقة هذه المَرة |
| - Gerçek bu. - Sizin bilmeniz gereken... | Open Subtitles | إنها الحقيقة أنت من كل الناس يجب أن تعرف |
| - Umuttan, inançtan öte - Gerçek bu, kader bu | Open Subtitles | أكثر من أي أمل ,أي إيمان إنها الحقيقة,إنه مصيرنا |
| Düşünmüyorum. Biliyorum. Gerçek bu. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد , أنا أعرف حقاً , إنها الحقيقة إلى ماذا تتطلعين ؟ |
| Gerçek bu. Victor, hemen bu gemiyi terk etmeliyiz. | Open Subtitles | إنها الحقيقة يا فيكتور علينا ان نغادر هذه السفينه حالا |
| Gerçek bu. Hamileydi ve düşük yaptı. | Open Subtitles | إنها الحقيقة ، كانت حِبلي في طفل وأجهضته |
| Gerçek bu, sen ne dersen de. | Open Subtitles | إنها الحقيقة ,لا أهتم بما تقوله |
| Bu doğru, sadece birkaç ay oldu ama o zamandan beri tek açıklaması bu olmalı. | Open Subtitles | إنها الحقيقة وقد مرّ شهرين الآن لحد الآن يبدو أنه التفسير الوحيد |
| Bu doğru. Asla isimlerini sormam. | Open Subtitles | إنها الحقيقة أنا لم أسأل عن أسمائهم أبداً |
| - Bunu bilmiyordum. - Bu doğru. | Open Subtitles | ــ لا أعرف بشأن ذلك ــ إنها الحقيقة |
| Postacı, Bu doğru! | Open Subtitles | سيدي ساعي البريد , إنها الحقيقة |
| Biliyorum inanması zor ama yemin ederim Bu gerçek. | Open Subtitles | أعرف أنه من الصعب تصديق هذا لكن أقسم إنها الحقيقة |
| Bu gerçek. Eğer buna inanıyorsan, sağlık kliniğinde çalışmamalısın. | Open Subtitles | إنها الحقيقة فلا ينبغى لكِ العمل فى عيادة طبية |
| Doğru söylüyorum. Zayıflamamış mıyım? | Open Subtitles | إنها الحقيقة أنظري كم يبدو علي الضعف |
| Bunlar doğru. Victor bu gemiden inmek zorundayız, hemen! | Open Subtitles | إنها الحقيقة يا فيكتور علينا ان نغادر هذه السفينه حالا |
| - Doğru, Gerçekten tuhaf. | Open Subtitles | إنها الحقيقة. إنه أمر غريب جداً |
| Hayır, Gerçekten. Sana şaka yapar mıyım hiç? Salt yemeği hazırlıyor. | Open Subtitles | لا إنها الحقيقة, هل أكذب عليك, سولت يحضر العلاج المناسب |
| Gerçek olan bu. | Open Subtitles | إنها الحقيقة |