| Çok güzel gözlerin var. Benim ikinci en iyi özelliğimdir. | Open Subtitles | ـ تملك عينين جميلتين ـ إنها ثاني أفضل ميزاتي |
| Turta yüzünden olmalı. Bugüne kadar yediğim, en iyi ikinci turta. | Open Subtitles | اللوم يقع على الفطيرة، إنها ثاني أفضل فطيرة حصلت عليها |
| Bu ne zaman oldu... bu ikinci kez oluyor. | Open Subtitles | لابد أنه وقع حينما.. في الواقع إنها ثاني مرة يحصل فيها هذا. |
| Çocukken en sevdiğim ikinci şekerdi. | Open Subtitles | إنها ثاني حلوى مفضلة لي عندما كنت صبياً. |
| İklim değişikliğinin ikinci büyük sebebi. | TED | إنها ثاني أكبر مساهم في تغير المناخ. |
| İkinci kez böyle pis bir yerde uyanıyorum. | Open Subtitles | ! إنها ثاني مرة أصحوا فى ذلك المكان القذر |
| Beraber çalıştığım ve öldürülen ikinci meslaktaşımdı. | Open Subtitles | إنها ثاني شخص كنت أعمل معه يُقتَل |
| - Dünya'daki en kolay ikinci iş. | Open Subtitles | إنها ثاني أسهل مهمه في العالم. |
| En iyi ikinci taklidim. | Open Subtitles | إنها ثاني افضل شيء استطيع تزييفه |
| Biliyor musun, bugünkü ikinci durduruluşum bu. | Open Subtitles | إنها ثاني مرة أوقف اليوم |
| Yapılan en büyük ikinci Vespa. | Open Subtitles | إنها ثاني أكبر "فيسبا" قاموا بصنعها |
| Sadece ikinci bir tik. | Open Subtitles | إنها ثاني حركة له. |
| En yüksek ikinci... | Open Subtitles | إنها ثاني أعلى... |
| Enstrüman sonunda her zaman modeline benziyor.] (Müzik) Martin Villeneuve: Bu alıntıda gördüğünüz müzik enstrümanları, sınırların yaratıcılığı nasıl arttıracağına dair ikinci örneğim, çünkü bu nesnelerin filmimde olmasını çok ihtiyacım vardı. | TED | الآلة الموسيقية دائماً في النهاية تشبه نموذجها.] (موسيقى) مارتن فيلنوف: الآن هذه الآلات الموسيقية التي تشاهدها في هذا المقتطف، إنها ثاني مثال لي لكيفية وجود قيود يمكن أن تعزز الإبداع، لأنني في حاجة ماسة لهذه الأدوات في الفيلم الخاص بي. |