| Televizyon seyrettiği odaya girmiş ve ona üzgün olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | ذهب لحجرتها بينما كانت تشاهد التلفاز و قال لها إنه آسف |
| üzgün olduğunu söyledi, ama bu akşam gelemeyecekmiş. | Open Subtitles | قال إنه آسف ولكنه لن يستطيع القدوم الليلة. |
| Gitmesi gerektiği için üzgün olduğunu ama Ellen Teyzem için doğru olan şeyi yapması gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | ,قال.. إنه آسف لاضطراره للذهاب لكن يتوجب عليه |
| Peki yarın bırakırsa ne olacak? üzgün olduğunu söyleyecek. | Open Subtitles | ماذا لو تركك غداّ ,قائلاً إنه آسف |
| üzgün olduğunu filan söylüyor. Ne güzel. | Open Subtitles | يقول إنه آسف أمور كهذه - يبدو رائعاً - |
| Bulunduğu yerden ayrılamadığı için çok üzgün olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | إنه آسف جداً حدث ما أعاقه |
| Daha sonra babam üzgün olduğunu söyledi. | Open Subtitles | بعدها قال أبي إنه آسف |
| O, üzgün olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال إنه آسف |