| Bunu almadan seni bırakmam. Üstünde en iyi bu durdu. | Open Subtitles | لن أسمح لكِ بألا تشتري إنه أفضل ثوب قمتي بتجربته |
| O en iyi köpeğimdi. Açık kahverengiydi ve üstünde kalp şeklinde tüyü vardı. | Open Subtitles | إنه أفضل كلب على الإطلاق لونه بني فاتح وعليه بقعة على شكل قلب |
| Şimdiye kadar yediğim en iyi Çin yemeği. Her gün yiyebilirim. | Open Subtitles | إنه أفضل طعام صيني تناولته في حياتي يمكنني تناوله كل يوم |
| Bu filmi seveceksin. Geçen haftakinden daha iyi. Daha romantik. | Open Subtitles | سوف تُحبينه، إنه أفضل من فيلم الأسبوع الماضي ،أكثر رومانسية |
| Bu harika! Başına gelebilecek en güzel şey. Kız kim? | Open Subtitles | هذا رائع ، إنه أفضل شئ يمكن حدوثه ، من هى الفتاة ؟ |
| O sikik peynirsi şeyin üzerinde durmaktan iyidir. | Open Subtitles | إنه أفضل من البقاء ثابتا على نفس الحالة اللعينة التافهة. |
| Bu herif mala vuracak bu akşam! en iyi arkadaşım çünkü! | Open Subtitles | هذا الفتى سيحصل على مُضاجعةٍ هذه الليلة إنه أفضل صديقٍ لي |
| Bize bu konuda bilgi verebilcek en iyi kişi o. | Open Subtitles | إنه أفضل طريقة تمكننا من استخراج المعلومات من هذا الهاتف |
| O sahip olduğum en iyi dost, tanıştığım herkesle berabere durumda. | Open Subtitles | إنه أفضل صديق حظيت به على الإطلاق مقارنة بكل من قابلتهم |
| Bu icat üzerine bütün bir yıl çalıştım. Bu en iyi icadım! | Open Subtitles | لقد عملت على هذا الاختراع طول السنة ، إنه أفضل ما لدي |
| Çılgınca gelecek ama benim için olabilecek en iyi şey. | Open Subtitles | سيبدو هذا جنونياً ولكن بالنسبة لي ، إنه أفضل شيء |
| Elimizde olan teknolojiyi kullanmak, kameraman yapabileceğimiz en iyi şeydir. | Open Subtitles | إستخدام تقنية الوجود مع المصور .إنه أفضل ما يُمكننا فعله |
| - Dünyadaki en iyi yemektir. - Bunu neden istemeyeyim ki? | Open Subtitles | ـ إنه أفضل طعام في العالم ـ حسناً، لماذا لا أحبه؟ |
| Herkesten daha çok hoşlanıyorum. O benim en iyi arkadaşım. | Open Subtitles | أحبه أكثر من أي شخص آخر إنه أفضل صديق لي |
| Son 20 yılda gördüğümüz en iyi savcı ve iyi de bir vali. | Open Subtitles | إنه أفضل محامٍ للولاية حظينا به منذ ٢٠ سنة وياله من حاكم رائع |
| Senin içgüdü ile bir kartı bulmaya çalışmandan daha iyi. | Open Subtitles | إنه أفضل من أن تحاول أن تتكهن إستعمال بطاقة خاصة. |
| Flört etmek için daha iyi, öyle kazara olmayan dokunmalar, öpüşmeler. | Open Subtitles | إنه أفضل للمغازلة. ليس لمس غير مقصود, التقبيل , بدأت اللعبة. |
| O daha iyi bir iş modeli. | TED | ماذا ينقصها ؟ إنه أفضل نموذج للعمل التجاري |
| Gerçeği söylemek gerekirse, bu duyduğum en güzel neden. | Open Subtitles | في الحقيقة، إنه أفضل مبرر للمحاولة سمعته لحد الآن |
| İnan bana, adamın bu kadar parası vardı. Hiç yoktan iyidir. | Open Subtitles | صدقني كان ذلك كلّ ما كان مع الرجل إنه أفضل من لا شيء |
| Açıkçası, dünya dışı konularda bir nevi uzman. en büyük uzman! Ona ihtiyacımız var, efendim. | Open Subtitles | إنه أفضل خبير بشؤون الكائنات الفضائية نحتاج إليه يا سيدي |
| Bugüne dek yazdıklarımın en iyisi. Sanırım nedenini biliyorum. | Open Subtitles | إنه أفضل ما أنجزت و أعتقد أننى أعرف لماذا؟ |
| "Haklılar seninkini yememekle." | Open Subtitles | ♪وهم محقين , إنه أفضل مما معك ♪ |