| Bu oyun dinamiği öylesine güçlü ki sadece davranışlarımızı değil bütün kültürümüzü etkiliyor. | TED | ديناميكية اللعب قوية جداً هذا لا يؤثر بسلوكنا فقط ، إنه يؤثر بثقافة كاملة |
| 20. Yüzyıla olan düşkünlüğünüz yargılarınızı etkiliyor. | Open Subtitles | إنّ حبّك للقرن العشرين يبدو إنه يؤثر في أحكامك |
| - Ameliyat edilemez. Belli ki aklını etkiliyor. | Open Subtitles | إنه غير قابل للإصلاح من الواضح إنه يؤثر على عقلها |
| Her hâlükârda hepimizi etkiliyor. Hata yapıyorsun. Tehlikeli bir hata. | Open Subtitles | على كل إنه يؤثر بنا جميعاً، أنت ترتكب خطاً، خطا خطر |
| Arındırmayı durdurmak zorundasın. Hassas sistemleri kötü etkiliyor. | Open Subtitles | يجب أن توقف التطهير إنه يؤثر على أنظمة حساسة |
| Ve o şey her neyse Rachel'ı da etkiliyor. | Open Subtitles | وأي كان هذا الشيء , إنه يؤثر على ريتشل , حسنا ؟ |
| Tilki tarafını etkiliyor. Kafanı karıştırıyor. | Open Subtitles | إنه يؤثر على جانب الثعلب الذي بداخلك ويربكه. |
| Gezegeni etkiliyor. Geldiğini böyle anlıyorsun. | Open Subtitles | إنه يؤثر على الكوكب هكذا تعرفين إنه قادم |
| Artık daha fazla insanı etkiliyor. | Open Subtitles | إنه يؤثر على عدد أكبر من الناس الآن |
| A'nın planı hepimizi etkiliyor, tek seni değil. | Open Subtitles | إننا لسنا معاً مهما كان "اي" يخطط له إنه يؤثر علينا جميعاً، ليس أنت فقط. |
| Beni etkiliyor Sanki bu | Open Subtitles | إنه يؤثر فيّ كما لو كنت حراً |
| Gelecekteki her şeyi etkiliyor. | Open Subtitles | إنه يؤثر على المستقبل |
| Verdiğin kararları etkiliyor. | Open Subtitles | إنه يؤثر على إتخاذ قراراتك. |
| Onu da etkiliyor. | Open Subtitles | إنه يؤثر عليها أيضاً |
| Bütün sistemi etkiliyor. | Open Subtitles | إنه يؤثر على نظامنا |
| Brian'la Stewie'yi bile etkiliyor. | Open Subtitles | (إنه يؤثر حتى على (برايان) و(ستيوي |