| Ona sadece senin söyleyebileceğin şeyleri biliyordu. Nerede olduğunu bilmek istiyorum. | Open Subtitles | إنه يعرف أموراً لا يعرفها سواكِ أنتِ فقط، أود معرفة مكانه |
| İhtiyacımız olan tek şey biraz sabır. Ne yapılacağını o bilir. | Open Subtitles | كل ما نحتاجه هو القليل من التريث إنه يعرف ما العمل |
| Vincent Bourg hakkında bir şeyler buldum. Ian Garrett'ı tanıyor. | Open Subtitles | لقد اكتشفتُ شيئًا بخصوص فينسينت بورغ إنه يعرف ايان غاريت |
| Kim olduğunu biliyor, daha doğrusu eskiden kim olduğunu biliyor. | Open Subtitles | . إنه يعرف من أنت أو ربما ينبغي القول أنه يعرف ماذا كنت |
| Bana değil Bartolomeo'ya sorun. Her şeyi o biliyor. | Open Subtitles | لا تسألوني عن أي شئ فقط إسألوا بارتولوميو إنه يعرف كل شيء |
| - Biliyor. | Open Subtitles | إنه يعرف.لست متأكدة أنه يفهم ما حدث تماما |
| Kızı çok uzun süredir tanıyormuş ama hep arkadaşlarmış ve şimdi daha fazlasını istediği için kızı arıyor. | Open Subtitles | أترين ، إنه يعرف هذه لفتاة لفترة طويلة ولكنهم فقط كانوا أصدقاء والآن هو يقول لها أنه يريد أكثر من ذلك |
| Bazen denilenleri zar zor anlıyor,ama nasıl oluyorsa Çince konuşuyor. | Open Subtitles | إنه يعرف بالكاد ماذا تتكلمين أحياناً و لكن بطريقة ما يتكلم اللغة الصينية؟ |
| Kime geleceğini iyi biliyor, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، إنه يعرف إلى من يذهب، صحيح؟ إنه يعرف إلى من يذهب |
| Sadece senin ona söylemiş olabileceğin şeyleri biliyordu. | Open Subtitles | إنه يعرف أن الأشياء لا يمكن أن تأتي إلا منك فقط. |
| Seni kontrol etmek için ne yapacağını biliyordu, beni korkutan da bu. | Open Subtitles | إنه يعرف بالضبط المطلوب ليتحكم بك وهذا مايخيفنا |
| Hapse giren her polis bu tehlikelerle karşılaşır. biliyordu. | Open Subtitles | أي شرطي محبوس يواجه هذه المخاطر إنه يعرف ذلك |
| Oğlum doğruyla yanlışı ayırt etmeyi bilir. | Open Subtitles | إنه يعرف الفرق بين الخطأ والصواب. تأكدوا من هذا. |
| Bu büyük krallıkta, Ölümcül dövüşün kalleşlikle... kazanılamayacağını o da bilir. | Open Subtitles | في حكمته العظيمة إنه يعرف في مورتال كومبات لا يمكن الفوز بالخداع |
| Vincent Bourg hakkında bir şeyler buldum. Ian Garrett'i tanıyor. | Open Subtitles | لقد اكتشفت شيئًا عن فينسينت بورغ إنه يعرف ايان غاريت |
| Vincent Bourg hakkında bir şeyler buldum. Ian Garrett'ı tanıyor. | Open Subtitles | لقد اكتشفتُ شيئًا بخصوص فينسينت بورغ إنه يعرف ايان غاريت |
| Diğer tek seçeneğimin Roma olduğunu biliyor. | Open Subtitles | إنه يعرف أن خياري الآخر و الوحيد هو روما |
| ve bir şekilde Melinda Warren'la bağımız olduğunu biliyor. | Open Subtitles | وبطريقة ما إنه يعرف أننا نَرجِع إلى ميليندا وارِن |
| Lex Luthor'a sorun. gerçeği o biliyor,gemi onda ! | Open Subtitles | اسأل ليكس لوثر إنه يعرف الحقيقة، السفينة لديه |
| Onları bulabiliriz. Yerlerini o biliyor. | Open Subtitles | بإمكاننا العثور عليهم إنه يعرف أين هُم. |
| - Gelirken hakkınızdaki herşeyi öğrendim. - Biliyor. Anlatmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | إنه يعرف ، فقد اضطررت لإخباره بأنناعملاءزمنيين. |
| Bu Wyman'ı tanıyormuş. Emin ellerde olduğumuzu söyledi. | Open Subtitles | (إنه يعرف الدكتور (وايمان ويقول أننا في أيد أمينة |
| Mantıklı bir tavsiye duyduğunda bunu anlıyor. | Open Subtitles | إنه يعرف مستشاراً حكيماً عندما قَبِلَ بذلك |
| Sokaklarda olan biten her şeyi yapanlardan daha iyi biliyor. | Open Subtitles | إنه يعرف الكثير عما يدور في الشوارع أكثر من الفئران نفسها |
| Gözlerini bana nasıl diktiğine bak. En lezzetlinin ben olduğumu biliyor. | Open Subtitles | انظروا كيف يحدّق بي، إنه يعرف أن مذاقي هو الأفضل |
| Burada olduğumuzu biliyor. Neyi bekliyor ki? | Open Subtitles | إنه يعرف أننا هنا ، ما الذي ينتظره ؟ |