"إنه يعيش" - Translation from Arabic to Turkish

    • yaşıyor
        
    • oturuyor
        
    • yaşıyormuş
        
    • yaşıyordu
        
    Şimdi Tommy ile yaşıyor ama ne zaman istersen onu ziyaret edebilirsin. Open Subtitles إنه يعيش مع تومي الأن لكن يمكننا زيارته في أي وقت تشائين
    Okyanusların, yaklaşık bir buçuk mil kadar derinlerinde, neredeyse kaynama sıcaklığında suda yaşıyor. TED إنه يعيش في أعماق البحار، على عمق حوالي ميل ونصف تقريباً في درجة حرارة غليان الماء.
    Mektuplarımı bekleyerek yaşıyor bense içimi dökebileceğim birine sahibim. Open Subtitles إنه يعيش فقط من أجل إنتظار خطاباتي و لدي شخصاً ألتفت إليه أيضاً
    Mutfağın üstündeki çatıda yaşıyor, ve harika bir yayıncıdır. Open Subtitles إنه عائد من هامبورج مؤخرا إنه يعيش في الحجرة أمام المطبخ وهو ناشر رائع
    Babam hala burada. Kaliforniya'da oturuyor. Open Subtitles و لكن أبى مازال هنا , إنه يعيش فى كاليفورنيا
    Benim binada yaşıyor, caddede takılıyor, ödemem gerekiyordu. Open Subtitles إنه يعيش معى فى المبنى و يتسكع عبر الشارع
    "Ormanın içinde bir yerde, bir babunla ağaçta yaşıyor" dedi. Open Subtitles قال "إنه يعيش داخل البلاد، في شجرة مع قرد بابون"
    Middletown' da 74 Laurel Drive adresinde yaşıyor. Open Subtitles إنه يعيش في منزل 74 في وسط المدينة بجانب محطة الغاز
    Sizin sorunlarınızla yaşıyor, ideallerinizi ve hayallerinizi paylaşıyor Open Subtitles إنه يعيش من أجل مشاكلكم ويشارك مثلك وأحلامكم
    Koridorun uçunda yaşıyor ve biz hala konuşmadık. Open Subtitles إنه يعيش تماماً في نهاية الممر, و نحن لم نتحدّث.
    Babasıyla birlikte yaşıyor ve ölmüş annesine aşırı bağlı ve... Open Subtitles إنه يعيش مع والده ... كما أنه مهووس بوالدته المتوفية
    O Amerika'da yaşıyor. Annem oraya taşınıyor ve ben de birlikte gidiyorum. Open Subtitles إنه يعيش في امريكا لذلك امي ستنتقل للعيش هناك وانا أيضاً
    Ama babam hala burada. Kaliforniya' da yaşıyor. Open Subtitles و لكن أبى مازال هنا , إنه يعيش فى كاليفورنيا
    Oh, ayrıldık, duygusal olarak. Fiziksel olarak ise burada yaşıyor çünkü metresi onunla ilgilenmeyi reddediyor. Open Subtitles نحن كذلك عاطفياً إنه يعيش هنا فقط لأن عشيقته رفضت الاعتناء به
    Hayır, telefonda annesiyle konuştum. Ailesinin bodrumunda yaşıyor. Open Subtitles ليس تماماً, أغلقت للتو مع أمه إنه يعيش في سردابها
    Ona kendiniz sorabilirsiniz. Burada Seattle'da yaşıyor. Open Subtitles يمكنك أن تسأله بنفسك إنه يعيش هنا فى سياتيل
    Evet, Kuzey'de yaşıyor. Kenar mahallelerde. Open Subtitles أجل، إنه يعيش في الشمال في مكان ما في الأحياء الفقيرة
    Hayır daha çok her zaman istediği çocukluğu yaşıyor. Open Subtitles لا , إنه يعيش الطفولة التي كان يريدها دوماً
    Smallville'de oturuyor. Adresine bir bakalım dedik. Open Subtitles إنه يعيش في سمولفيل لذا خطر لنا أن نقصد العنوان
    Buradan 96 blok ötede, güney yakasında oturuyor. Open Subtitles إنه يعيش على بعد 96 قطاعاً في المنطقة الجنوبية
    Üst katta kız kardeşiyle birlikte yaşıyormuş. Depresyonda değilmiş. Open Subtitles إنه يعيش بالأعلى مع أخته لم يبدو أنه منزعج أو مستاء
    Arabasında yaşıyordu. Open Subtitles أعني، إنه يعيش في سيارته

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more