| Desene oldukça yetenekli bir aşçısın ve burada bir iş görüşmesi ayarlayabilmişsin. | Open Subtitles | يا إلهي، حسناً، لابدّأنّكشيفٍموهوب.. لتحصل على مُقابلة عمل هُناك. إنّهُ عملٌ رائع. |
| Onunla birlikte, bir daha mutlu olma ihtimalimin olduğu tek yer orası. | Open Subtitles | إنّهُ المكانُ الوحيد الّذي لديّ فيه أمل أن أكون سعيدًا مجدّدًا. معـــها. |
| Kasımpatı çayı içtiğim için bir parça daha iyi hissediyorum. | Open Subtitles | إنّهُ يشعرني بأفضل حال قليلاً منذُ أن شربت شاي الأقحوان. |
| Bu iğneyi sevmemekten ötesi; iğne korkusu yüzünden aşı olmaktan bilerek kaçınmak. | TED | وهو يتعدى بكثير كره الإبرة، إنّهُ التجنب الفعلي لكونهم ملقحين بسبب رهاب الإبرة. |
| Şey sadece- Bu sizin ilk gününüz... ve siz başbaşa kalmak istiyorsunuz ve Bu iyi birşey değil. | Open Subtitles | لنكن فقط، إنّهُ .. إنّهُ يومكِ الأوّل و أنتِ تتمادين، و أنتِ تعلمين بأنّ هذا ليس في صالحك. |
| Hepsi Bu, ha? | Open Subtitles | إنّهُ مِن الأفضل أنّ تكون مثل الماء، والذي يستفيد منه |
| bir şüpheli ile görülmeden önce sessizlik zamanı yaşaması gerekiyor. | Open Subtitles | إنّهُ يسترخي لفترةٍ قصيرة قبل أن يحقّق مع مشبتهًا به. |
| Her gecenin, her günün Tanrı'dan bir hediye olduğunu öğrenmek için... hasta düşmem gerektiğini görmek çok tuhaf. | Open Subtitles | إنّهُ لمن الغريب أن أسقط مريضة لأتعلّم أن آخذ كلّ يوم و كلّ ليلة .. كهدية من الربّ. |
| Çünkü sen bir ay önce kabul edildin. | Open Subtitles | إنّهُ بنفس الرتبة. لأنّه تم تكليفكِ بشهر قبلهُ وهذا يجعلكِ الضابط الأقدم. |
| Biliyor musun, yalnızca bir özet avukatlar her zaman bana bırakırlar. | Open Subtitles | كما تعلمين، إنّهُ مُجرّد ملخّص المُحامون يتركُونَهُ معى دائماً |
| Bu bir hastalıktan ya da bağımlılıktan kurtulmak gibi kolay değildir. | Open Subtitles | إنّهُ أشبه بمرض لا يُمكن لأي دواء أن يُعالجه. |
| Ben hariç Tam bir katildir o | Open Subtitles | إلا بالنِّسبةِ إليّ، إنّهُ قاتلٌ لَعِينٌ |
| Sadece silahların gücüne inanan kişi, fakir bir askerdir. | Open Subtitles | ولكن الّذي يضع إيمانهُ فقط في الأسلحة إنّهُ لجنديٌّ ضعيف |
| Girmesi güç, çıkması ise çok daha güç olan bir yer. | Open Subtitles | إنّهُ مكان صعبٌ الدخولُ فيهِ وصعبٌ حتىَ الخروج منهُ. |
| Bu boyutların var olduğu yeri daha kesin olarak tanımlamak gerekirse ikiz evren... veya paralel evren. | Open Subtitles | هذه الابعاد توجد فيما يوصف بدقة أكثر على إنّهُ الكون المتعدد، أو العالم الموازي. |
| İnsan vücudunun Bu kadar hızlı yanması imkansız... | Open Subtitles | إنّهُ مِن المُستحيل علمياً لجسد الإنسان أنْ يحترق بمثل هذه السرعة. |
| Bu, kurtadamın dolunay dışında dönüşmesini sağlar. ve böylece yok olur. | Open Subtitles | إنّهُ يبدأ تحولة مع ظهور القمر الكامل وينتهي ببزوغ الفجر. |
| Bu, kardesine suç ortaklıgı ettigi anlamına gelir. | Open Subtitles | من الواضح إنّهُ متواطئ في هذهِ الجريمة الشنيعة |
| Bazen, Allah'ın beni dünyaya gönderme nedeninin, Bu oldugunu düsünüyorum. | Open Subtitles | أحياناً أعتقد إنّهُ لهذا السبب خلقني الله على الأرض. |
| - Boş ver. Benimle uğraşıyor. İşi Bu zaten. | Open Subtitles | إنسوا ذلك، هي فقط تعبث معي إنّهُ ما تفعلُه |