| Tabii ki. Bu sadece sormam gereken bir soruydu. | Open Subtitles | بالطبع، إنّه مُجرّد شيءٍ يجب علينا السؤال عنه. |
| Bu sadece müshil ilacı, ama bu kadar çok içerse, su kaybından ölebilir. | Open Subtitles | "إنّه مُجرّد مُليّن، لكن إذا تعاطى قدراً كبيراً منه، قد يموت بالجفاف" |
| Bu sadece kontrolden çıkmış bir yanlış anlama. | Open Subtitles | إنّه مُجرّد سوء تفاهم خرج عن نطاق السيطرة. إنّه... |
| Alt tarafı bir şef. | Open Subtitles | إنّه مُجرّد طاهٍ. |
| Bak, Bu sadece mobilya dükkanı. | Open Subtitles | انصت، إنّه.. إنّه مُجرّد متجر أثاث. |
| Peki neden bu akşam için bu organizasyonu yapıyoruz? Yani Bu sadece Cadılar Bayramı. | Open Subtitles | يا إلهي يا (بيث)، لمَ يجب علينا نحن أن نُنظّم هذا المهرجان اللعين، اعني إنّه مُجرّد هالوين. |
| Walter Bu sadece lazer disk oynatıcısı. | Open Subtitles | (والتر)، إنّه مُجرّد مُشغل أقراص ليزريّة. |
| Bit Bu sadece. Belki, bir ihtimal. | Open Subtitles | دوايت" , إهدأ , إنّه مُجرّد قمل " |
| Bu sadece bir gösterge. | Open Subtitles | إنّه مُجرّد عرض. |
| - Bu sadece bir film, Gary. | Open Subtitles | إنّه مُجرّد فيلم يا غاري. |