| Bunu giyince senin Froda'n da benim Ethel'im gibi harika görünecek. | Open Subtitles | و أعلم أن طفلتك فرودا ستبدو رائعه مثل إيثيل فى هذا |
| Ethel Seiderman Kaliforniya'da yaşadığım yerde sevilen, enerji dolu bir aktivist. | TED | إيثيل سيدرمان ناشطة محبوبة ومشاكسة، في المكان الذي أعيش فيه في كاليفورنيا. |
| Hey, senin benim arkadaşım olman gerekiyor, Ethel'ın değil. | Open Subtitles | هي، من المفروض أن تكوني صديقتي و ليس إيثيل. |
| Ethel, lütfen resmi ifadenin 132. sayfasını okur musun? | Open Subtitles | إيثيل ، هلّ قرأتي الصفحة رقم 132 من الأفادة الرسمية ؟ |
| Sanırım Kuzen Robert Ethel'in hayat kadını olarak çalışmasından bahsediyor. | Open Subtitles | أعتقد أن إبن العم "روبرت" يشير إلى عمل "إيثيل" كمومس |
| Ve diğer herkes örgü projelerini pratikte bitirdi, 90'ı zorlayan Ethel bile. | Open Subtitles | و الجميع إنتهى تقريبا من مشاريع الحياكة خاصتهم حتى إيثيل,و التي تقارب 90 عاما |
| Yediyseniz topluyorum? - Bildiğin Betty Crocker'sin Ethel. | Open Subtitles | وسوف نتخلص من هذه أنت طاهية جيدة يا إيثيل |
| Ama Ethel'in sizi saklaması ne kadar akıllıca olmuş. | Open Subtitles | لكن يا لحكمة إيثيل بأن تخفيكما عن الجميع |
| Güle güle bebeğim. Bir şeyler çeviriyorlar Ethel. | Open Subtitles | وداعاً طفلتى يوجد شئ مريب يحدث هنا إيثيل |
| Ethel, önlüğünü çıkarmışsın. Aferin sana. Şimdi hapı yuttuk. | Open Subtitles | إيثيل لقد حصلتى على مريلتك يا إلهى يا إلهى |
| Shelby, evimizi dekore edip Ethel'e bakıyordun. | Open Subtitles | شيلبى لقد كنتى تزينين منزلنا و ترعين الطفله إيثيل |
| Ethel gösteri müziklerine bayılır. | Open Subtitles | و قائمه الموسيقى أن إيثيل تحب الموسيقى الإستعراضيه |
| Bugün Ethel'in partisinde tanıştığın Scarlett o bizim kardeşimiz. | Open Subtitles | لذلك يجب أن تعرفى أن الفتاه التى قابلتيها اليوم فى حفل إيثيل سكارليت |
| Ethel'i ve senin eli kulağında bebeğini düşünürsek geceleri ve hafta sonları nöbetleri tutacak yeni birisi iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | لقد حسبت أن ما بين إيثيل و طفلك سوف نحتاج شخص ليقوم بالزيارات الليليه و يعمل فى العطل |
| Thomas ve Ethel Rogers: | Open Subtitles | "توماس و إيثيل روجرز " لقد تسببتما فى موت |
| Bu sefer şanslıyız çünkü Ethel onları görmedi. | Open Subtitles | الحظ حالفنا هذه المرة لأن إيثيل لم ترهم |
| Sen sus. - Günaydın, Ethel. | Open Subtitles | إلزم الصمت صباح الخير يا إيثيل |
| Yeteneksiz Ethel Merman ile yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أعيش مع "إيثيل ميرمين" بفرق عدم وجود موهبة. |
| Yeteneksiz Ethel Merman ile yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أعيش مع "إيثيل ميرمين" بفرق عدم وجود موهبة. |
| Metil etil keton, zilen ve titanyum dioksit. | Open Subtitles | الميثيل إيثيل كيتون، الزيلين وثاني أكسيد التيتانيوم. |
| Henüz ona veremediğim üçüncüsü ise o-etil metifonik asit. | Open Subtitles | الآن، المادّة الثالثة التي لمْ أعطِها إيّاها بعد هي حامض إيثيل الميثيفونيك. |