| Seni bulmak için bir özel dedektif tutmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | توّجب عليّ تعيين متحرٍ خاص حتى أتمكّن من إيجادك |
| Eğer haklıysam, onlar seni bulmak istemeyeceklerdir. | Open Subtitles | إذا أنا صحيح، هم ليسوا ذاهبين إلى أرد إيجادك. |
| Sana söylemeye, seni bulmaya çalıştım ama nerede olabileceğini bilemedim. | Open Subtitles | أردتُ إخْبارك. حاولتُ إيجادك لَكنِّي لَمْ أَعْرفْ حقاً أين أنظر |
| Seni bulmaya çalışacak, öldürecek, ve deliğe geri dönecek. | Open Subtitles | سيحاول إيجادك وقتلك والعودة إلى المسلك الدودى |
| Öncelikle özür dilerim dostum. Önemli bir iş için seni çok aradım ama bulamadım. | Open Subtitles | اولاْ , على الإعتذار لأننا كنت نحاول إيجادك |
| Artık seni bulabilirim. | Open Subtitles | الآن أنا سَأَكُونُ دائماً قادر على إيجادك. |
| Ben de ta m sizi bulmayı düşünüyordum iş konuşmak için... | Open Subtitles | أنا فقط اردت إيجادك للتَحَدُّث عن العملَ |
| Bu kadar kolay bulacağımı gerçekten bilmiyordum. | Open Subtitles | ! لم أكن أعتقد أن إيجادك سيكون بهذه السهولة |
| - Kızla beraber evde bulundun. - Çünkü öyle ayarladı. | Open Subtitles | ـ تم إيجادك هُناك معها في مسكنك ـ لإنه قام بترتيب الأمر بتلك الطريقة |
| Yokini çok uzun zamandır sakladığın için seni bulmak oldukça zordu, ama hızlı kılıcı kullanman büyük bir hata. | Open Subtitles | كان من الصعب إيجادك منذ ان أخفيت اليوكي" خاصتك منذ زمن طويل لكن إستخدامك للسيف الوامض أثبت أنك مخطئة |
| Ama seni bulmak için onca zaman harcadım. - Geri dönmek istemiyorum. | Open Subtitles | لقد قضيت كل هذا الوقت أحاول إيجادك فيه لن أعود الآن |
| Kolay değildi ama seni bulmak benim için her şey demekti. | Open Subtitles | لم يكن بالأمر السهل لكن إيجادك يعني كلّ شيء لي |
| Açıklamadan sonra seni bulmaya çalıştım ama sanırım çoktan gitmiştin. | Open Subtitles | حاولتُ إيجادك بعد الإعلانِ، لَكنِّي توقعت بأنّكِ رحلتِ. |
| Seni bulmaya çalışmadığım için beni bağışla. | Open Subtitles | سامحني لأنني لم أستطع إيجادك منذ البداية |
| Biz seni bulmaya daha yakınız. | Open Subtitles | لم تقترب من إيجادنا كما اقتربنا نحن من إيجادك. |
| Her köyü, her kulübeyi aradım ama seni bulamadım. | Open Subtitles | فتّشت كلّ قرية وكوخ، لكن لم يمكنني إيجادك. |
| Seni on dakikada bulduğuma göre yine kolay bir şekilde bulabilirim. | Open Subtitles | و لقد وجدتك و استغرق الأمر مني 10 دقائق يمكنني إيجادك مجدداً، بهذه السهولة |
| Seni bulmayı beklediğim son yer bir gemiydi dostum. | Open Subtitles | القارب هو آخر مكان كنت .أتوقع إيجادك فيه، يا صاح |
| Vermesen iyi olur, çünkü seni nerede bulacağımı biliyorum. | Open Subtitles | أنت الأفضل لانني أعلم أين يمكنني إيجادك |
| Suçlu bulundun. | Open Subtitles | لقد تم إيجادك مذنبا |
| Bulunması zor bir adamsın. Biliyor musun ha? | Open Subtitles | أنت رجلُ من الصعب إيجادك أتعلم هذا، أيها المحطم؟ |
| Malcolm Davies, jüri tarafından suçlu bulundunuz. | Open Subtitles | مالكوم دايفيس, لقد تم إيجادك مذنباً من قبل هيئة محلفين نظيرة لك, في نوعين من الجنح |
| Beni bulman ne kadar da rahatlatıcı. Genelde sizleri ben arar bulurum. | Open Subtitles | كم أنّ إيجادك إيّاي محفّز، إنّي في العادة أطاردكم. |
| Ne bulduğunu düşünmenin yerine neden bulduğunu düşünmenin zamanı geldi. | Open Subtitles | حان الوقت لتتوقف عن التفكير حول ما عثرت عليه وتبدأ بالتفكير حول سبب إيجادك له |
| Seni hiçbir yerde bulamıyorum ve şimdi sana bir fikirle geliyorum kendimi hazırlıyorum, sen ise karamsarlığınla bunu mahvediyorsun. | Open Subtitles | لا أستطيع إيجادك في أي مكان والآن أحضر إليك بفكرة وأضع نفسي على المحك وتدحضها بسلبيتك |
| Beni içeriye almayarak seni bulamayacağımı mı sandı? | Open Subtitles | هل يعتقد حقاً بأني لن أكون قادر على إيجادك فقط لأنه لن يُخبرني؟ |
| Seni hiç bir zaman bulamaz. Ne kadar şanslı olduğunu görmüyor musun? | Open Subtitles | لن تستطيع إيجادك إبداً ألا ترى أنّك محظوظٌ جداً ؟ |
| Seni bulamayınca Lena'yı aradım. | Open Subtitles | اتصلت بـ "لينا" حينما لم أتمكّن من إيجادك |