| Genelev işlettiğim ve ajan olduğum iddiası ile suçlandım. | TED | قد اتُهمت بإدارة بيت دعارة، و اتهمت بأنني جاسوسة. |
| Sığır çalmakla suçlanan bir grup da öldürülmüş. | Open Subtitles | و عندما اتهمت مجموعة منهم بسرقة الماشية، تم قتلهم |
| Çarçabucak kendimi, hainlikle, hıyanetle... ve baştan çıkmış bir karşı devrimci olmakla suçladım. | Open Subtitles | بسرعة اتهمت نفسي بأني وغد خائن , ومفسد وثائرمحرض, |
| Bütçe Tahsisat Kurulu'nun Başkanı'nı nasıl desem... yetersiz erkeklikle suçladı. | Open Subtitles | اتهمت رئيس لجنة المخصصات بمجلس الشيوخ.. بعدم امتلاك رجولة كافية |
| Az önce bir savcı yardımcısını soruşturmaya engel olmakla suçladın. | Open Subtitles | أنت اتهمت للتو مساعدة المحامي العام بإعاقة العدالة |
| Şayet karısı, kocasını itham ediyorsa o durumda da karısı, kocasının suçunu ispat etmelidir. | Open Subtitles | حسب القانون والشرع .. بينما , اذا اتهمت الزوجة زوجها عليها ان تثبت إدّعائها |
| Efendim, aynı zamanda bu kadın da haksız yere suçlandığını söylüyor. | Open Subtitles | سيدي، هذه المرأة أيضاً تقول بأنها اتهمت ظلماً |
| "Yazılı itiraf" - Ben yapmadım baba. Yanlış yere suçlanıyorum. | Open Subtitles | . أنا لم أفعلها يا أبي . لقد اتهمت زوراً |
| Gizli bilgileri kötüye kullanmakla suçlanmışsın. | Open Subtitles | اتهمت بسوء التعامل مع معلومات مصنفة |
| Bir seferinde hırsızlıkla suçlandım, ama bir hataydı. | Open Subtitles | اتهمت بسرقة متجر قبل ذلك ولكنها كانت غلطة |
| Gaby, bir akşam yemeği partisinde... barbekü sosunu servis etme fikrinden... suçlandım. | Open Subtitles | غابي من بين كل الأمور التي اتهمت بها فكرة أنني سأقوم بتقديم صلصة الشواء |
| Duygusuz, kalpsiz ve umursamaz olmakla suçlandım. | Open Subtitles | اتهمت تقريباً أنني باردة الدم ومتحجرة القلب وغير مكترثة |
| Ben, Robert ve gözlüklü deli olmakla suçlanan zavallı Judy değil. | Open Subtitles | كلا ليس جميع الأطفال ليس أنا ولا روبرت ولا جودي الناعبة الصغيرة التي اتهمت بأن لديها قمل |
| O yanlışlıkla bilezik çalmakla suçlanan bir sosyetik. | Open Subtitles | إنها عضو بارز في المجتمع اتهمت بسرقة سوار بالخطأ |
| Gerçek erkek arkadaşını tacizci olmakla suçladım. | Open Subtitles | و اتهمت صديقها الحقيقي بأنه مُطارِد |
| Az önce Senatör Vaughn'u yalan söylemekle suçladım. | Open Subtitles | لقد اتهمت سناتور فوغان بالكذب لتوي. |
| Dört kız kısa bir süre sonra üç yerel kadını kendilerine eziyet etmekle suçladı. | TED | سريعًا ما اتهمت أربع فتيات ثلاث نساء محليات بتعذيبهن. |
| İç güdün ne olursa olsun, bu adamı nedensiz yere suçladın... ..ve bir katili serbest bıraktın. | Open Subtitles | أياً كان دافعك، فقد اتهمت هذا الرجل بدون سبب وتركته يقتل ويصبح حراً ... |
| İçişlerinin Meka'yı bir şeyle itham etmiş olması onu doğru yapmaz. | Open Subtitles | لأنّ الشؤون الداخليه اتهمت ميكا) بأمر لم يرتكبه) |
| O zaman bilgileri karıştıracaklar ve cinayetle suçlandığını öğrenecekler. | Open Subtitles | بعدها سيكون لهم مرجع تبادلي، ويكتشفون الآن أنّك اتهمت بجريمة قتل |
| Tamam, kaçmakla ve inançlarımı savunmamakla suçlanıyorum. | Open Subtitles | أن قد اتهمت بالهروب وليس واقفاً لمعتقداتي |
| Hayvanlara zulmetmekle suçlanmışsın. -Durun. | Open Subtitles | لقد اتهمت بالقسوة على الحيوانات |
| Çünkübüyükçaplı oto hırsızlığı, adam kaçırma, ...ve saldırından suçlandı, ...ki bu iç sesimin sonradan aklına geldi. | Open Subtitles | لقد اتهمت بالسرقات الكبرى خطف وسرقه ومن الممكن ان يكون توقعي الثاني |
| Bir ev kadını cinayetle suçlanmıştı, ve duruşması her gün daha şaşkınlık yaratıcı hale geliyordu. | Open Subtitles | ربة منزل اتهمت بجريمة قتل و محاكمتها كانت تصبح أكثر إثارة كل يوم |
| Askeri polislerden casus olan Binbaşı Turner mı? | Open Subtitles | الرائد (تيرنر) التي اتهمت بالجوسسة؟ |