| Tanrım, Leslie'yle beraber sizinle tatile gelmek çok hoşumuza giderdi. | Open Subtitles | يا الاهي , انا وليزلي سنحب الذهاب في اجازه معكم |
| Korkarım tatile çıkamayacaksın, sevgili Bob. | Open Subtitles | اخشى انك لن تكون فى اجازه فى الوقت الحالى |
| Söylediklerine göre tatil için oradaydı, bol bol içmek için. | Open Subtitles | الاخرون قالوا انه فى اجازه اجازه من الشرب |
| Peter, burası arınma kliniği. Burada tatil yapamazsın. | Open Subtitles | بيتر هذه عياده لاعده التاهيل لا يمكن ان تكون في اجازه هنا |
| Sana kahve ikram ederdim, ama yardımcım izne çıktı. Tam zamanı. | Open Subtitles | انا دائما اقدم القهوه ولكن مساعدتي في اجازه الان |
| Tahiti'de tatilde olduğu sıra tanışmıştık. | Open Subtitles | التقينا بينما كان هو في اجازه في تاهيتي |
| Bu işte, hepinize hafta sonu izni var. | Open Subtitles | يوجد تصاريح اجازه لنهايه الاسبوع مقابل هذا لكم جميعا |
| Sanırım uzun bir tatile çıktı. Ama iyi. | Open Subtitles | اعتقد انه يقضي اجازه ممتعه الان انه علي ما يرام |
| karı-koca 2 aylık bir tatile çıkıyor. | Open Subtitles | فقط ان الرجل وزوجته ذهبوا فى اجازه لمده شهرين |
| Yıllardır tatile çıkmıyorum. Benim tatilim bu. | Open Subtitles | انا لم اخذ اجازه منذ سنوات هذه هى اجازتى |
| Joel, düşünüyorum da, belki bir tatile gideriz şöyle ikimiz baş başa. | Open Subtitles | جويل لقد كنت افكر, ربما يجدر بنا الذهاب في اجازه نحن الاثنان فقط |
| Uzaklarda mı? tatil gibi bir şey için mi? | Open Subtitles | نعم، بعيداً، اجازه أو ما شابه لدي ما أطلبه منك |
| O zaman tropikal bir yerde güzel bir tatil yapar. | Open Subtitles | وعندها يستطيع اخذ اجازه لطيفه في منطقه ما إستوائيه |
| - Hayır ama, dinle. Cabo'da tatil yaparken oldu ve bizden başka 8 çift daha vardı. | Open Subtitles | اخذنا اجازه جميعاً وكنا ثمانيه وامرأة مايان... |
| Ailece tatil planlamaya başlamak için erken mi dersin? | Open Subtitles | للبدء في اجازه عائلية - أنت أحمق دانييل - |
| Ajan Starling, sizi zorunlu izne gönderiyorum... evrak analizi bunun bir hata olduğunu bildirene dek izinlisiniz. | Open Subtitles | انا اضعك في اجازه اداريه حتى يخبرني بتحليل الوثيقه وبشكل صريح هذا خطا وقع الان |
| Yakında izne ayrılıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | ,حسنا، عندك اجازه قريبه لا ؟ |
| Tahiti'de tatilde olduğu sıra tanışmıştık. | Open Subtitles | التقينا بينما كان هو في اجازه في تاهيتي |
| Bu tarz şeyler için büyük ihtimalle mazeret izni vermeyeceğinizi biliyorum. | Open Subtitles | اعلم انك ربما لا تمنح اجازه لمثل هذه الأمور |
| -Beni seçmenin nedeni.... ...bikiniyle güzel görünmem ve hamilelik izninde olmamam. | Open Subtitles | لأني بدوت جيده بالبكيني ولم تكن عندي اجازه للامومه |
| Nasılsa Tatildeyim. Bir piña colada alayım, lütfen. | Open Subtitles | اتعلم ماذا انها اجازه اعطنى عصير البكولادا ارجوك |
| 2 ay boyunca muayene iznindeydin, tedavi oluyordun, ve görünüşe göre üç ay olması gerekiyormuş. | Open Subtitles | لقد كنت في اجازه طبيه لشهرين , كنت تتعافى من الواضح انهم كانوا يجب ان يكونوا ثلاث شهور |