"احارب" - Translation from Arabic to Turkish

• savaşıyorum
• savaşmak
• savaştım
• savaştığım
• savaşıyor
• savaşmalıyım
• dövüşebilirim

Yoksullukla savaşmadığımda, gönüllü bir itfaiye biriminde asistan yüzbaşı olarak alevlerle savaşıyorum.
ولكني لا احارب الفقر .. بل احارب الحرائق كمساعد كابتن في شركة اطفاء تطوعية

Eskiden marangozda çalışırdım ama şimdi Nazilerle savaşıyorum.
انا كنت اعمل بنشر الأخشاب و لكنى الآن احارب النازيين

Dışarıdaki dünya nasıl görmek istiyorum gördüğün şeyleri görmek yanında savaşmak istiyorum.
اريد ان ارى كيف العالم خارج هذه القرية اريد ان ارى الاشياء التي رائيتها اريد ان احارب معك

- Adeta kendimle savaştım. - Bart...
ظللت احارب نفسي بارت

Uğruna savaştığım yerleri düşününce anlayacaktır.
انها تتفهم في المناطق التي احارب فيها القضاية

Birden ben beraber kalmamız için savaşıyor hale geldim.
وانتهي بي المطاف بشكل ما احارب لنبقي معا

Partiye gitme hakkım için savaşmalıyım!
يجب ان احارب من اجل حقي بالذهاب الى الحفله.

Kesinlikle olmaz. Sol kolumla dövüşebilirim.
لا اننى احارب باليد اليسار جيدا

Çocukluğumdan beri vampirlerle ve iblislerle savaşıyorum.
أنا احارب مصاصي الدماء والشياطين منذ أن كنت طفلاً

Her gün, böyle bir şey olmayacağından emin olmak için savaşıyorum.
احارب كل يوم لكى أتاكد أن ذلك لن يحدث أبداً

Ama kariyerim boyunca bu şirketteydim ve şuan bu şirket için savaşıyorum.
ولكني كنت طيلة تاريخي المهني هنا وانا احارب من اجلها الآن

Ben yoksulluğa, adaletsizliğe ve açgözlülüğe karşı savaşıyorum.
انا احارب الفقر والفساد والظلم والجشع

Şimdi gitmek istiyorum. Lola için savaşmak istiyorum.
اريد الذهاب الان اريد ان احارب من اجل لولا.

Artık savaşmak istemiyorum.
فعليا انا لا اريد ان احارب بعد ذلك

Bende bunu yapan korkaklarla savaşmak için orduya yazıldım.
ولهذا انضممت حتى احارب الجبناء.

Ben orada savaştım ve neredeyse ölüyordum.
كنت احارب هناك وبمجرد ان قتلت

Uğruna savaştığım herkesi düşünüyorum sende dahil.
،أنا اهتم بجميع من احارب من اجلهم بما فيهم أنتِ

Tek bildiğim benim ne için savaştığım.
انا اعرف ما الذي احارب من اجله

Burada çalışmaktansa, dışarıda savaşıyor olmam gerekiyor.
يجب ان اكون هناك احارب ليس لان ادرس هنا

Beni sana çeken her şey ile savaşmalıyım.
يجب علي ان احارب كل غريزه تجرني نحوك

Bu haldeyken nasıl dövüşebilirim?
كيف يمكنني أن احارب مثل ذلك؟