"احضروه" - Translation from Arabic to Turkish

• Yakalayın
• getirin
• getirdiler
• getir

Kaçamaz! Hadi, onu Yakalayın!
انه لن يستطيع الهرب هيا , احضروه

Gidin Yakalayın.
اذهبوا ، احضروه

Yakalayın onu, işimize yarayabilir.
احضروه, نحن نحتاجه.

Bulduğunuz herşeyi bana getirin!
وما تجدونه احضروه لي ولا داعي لاقول لكم احذروا

- askerler acele edin. bir araya gelin! - onu canlı getirin!
أسرعوا يا رجال ، انطلقوا احضروه حياً

Onu buz pistine getirdiler zira, buzdan bir kazığı kalbine saplayacaklar.
لقد احضروه الي حلبة تزلج لانهم سيثقبون قلبه بقطعة من الثلج

- [ Groans ] Git onu getir. - Seni salak. Stifler, cik disari.
احضروه أيها الغبى يا ستيفلر اخرج

İki kolu da var. Yakalayın.
لديه ذراعان احضروه

Tehlike çanları. Hyah, hyah! Yakalayın!
يبدوا كمتاعب احضروه

Aracın altında, Yakalayın!
انه اسفل الشاحنه ! احضروه

- İşte orada. Yakalayın onu!
-ها هو , احضروه

- Hadi, Yakalayın onu!
-هيا , احضروه لا , لا!

Yakalayın onu!
احضروه

Yakalayın onu.
احضروه

Yakında onu bulursunuz. Hemen malikaneye getirin.
بمجرد ان تجدوه احضروه معكم الي القصر

Onu buraya getirin.
اوه,انه لاشئ,حقا احضروه الى هنا

Onu bulduğunuz zaman hemen buraya getirin.
عندما تجدوه ... عند العثور عليه، احضروه هنا فورا.

Rossi ve JJ'yi al. Sorgulama için buraya getirin.
خذ روسي و جي جي احضروه للاستجواب

Bu sayede, 'Arkadaşlar, gidin şu sığınağa girin ve geri döndüğünüzde elinizde bir cep telefonu veya sosyal bir ağ olsun' demek yerine ' Gidin, tek bir öğe üzerinde çalışın sonra getirin onu, konuşalım onun üzerinde. Adapte edelim beraberce' diyorsunuz.
فبدلاً من القول لفريقك، "إذهبوا للمستودع و قوموا بإنجاز هاتف نقال أو شبكة اجتماعية، " تقول لهم، "إذهبوا و قوموا بإنجاز عنصر واحد، ثم احضروه. و دعونا نتحدث عنه.

Onu buraya getirin! Geliyor!
احضروه , قادم ..

Yani, onu buraya yardım alabilmesi için getirdiler.
أقصد , أنهم احضروه إلى هنا للمساعدة

Onu... buraya getirdiler. Polis getirdi.
احضروه إلى هنا الشرطة احضرته

Yeter artık. Buraya getir.
احضروه الى هنا.