| Her gün bana gerçeği hatırlatan 200 kamçının izini sırtımda taşıyorum. | Open Subtitles | احمل ندوب 200 جلدة على ظهري لتذكرني بتلك الحقيقة كل يوم |
| Yani mikrofon dediğin şu kazmayı eline al ve malzeme bulmaya çalış. | Open Subtitles | لذا احمل هذه المجرفة التى تسميها مكبر صوت و ابدأ فى الحفر |
| "Ten bucks" buranın altınların gizlendiği yer olduğunu söyledi. tut şunu. | Open Subtitles | أراهنك بـ 10 دولارات أنّ هذا هو مكان الذهب، احمل هذا |
| Öyleyse arkadaşını taşı, ona kendi suyunu ver. İstersen kanını ver, umurumda değil! | Open Subtitles | احمل صديقك إذاً أعطه ماءك و دمك فلا يهمني ذلك |
| Küçük kızımız dünyaya geldiğinde de tekrardan hamile kalmayacağıma dair kesin kararımı verdim. | Open Subtitles | وعندما حصلت على طفلتى الصغيرة قررت انى لن احمل ثانية |
| "Bu şiiri, ürkek ve görünmez, her zaman yanımda taşırım. | Open Subtitles | هذه القصيدة ، تدلى خجولة والغيب ، ان احمل دائما. |
| Neden üstünde "McCain Feingold" yazan bir servis tabağı tutuyorum? | Open Subtitles | ولماذا انا احمل طبق الطعام هذا؟ المكتوب عليه ماكين كالذهب |
| 60 atımlık mermi, bir el bombası ve otomatik tabanca taşıyorum. | Open Subtitles | ، انا احمل معي 60 علبة ذخيرة . قنبلة و سلاح اوتماتيكي |
| Sahip olduğum tek şey bu. Bunları korumak için silah taşıyorum. | Open Subtitles | انه كل املاكي احمل مسدسا لاحمي ما امتلكه |
| Bunu haftalardır cebimde taşıyorum doğru anı bulabilmek için. | Open Subtitles | لقد كنت احمل هذا لأسابيع أحاول فيها إيجاد الوقت المناسب لأسألكِ |
| Peki, bırak onu ben taşıyayım, sen eşyaları al. | Open Subtitles | حسنا , انا سأقوم بحملها احمل انت الاغراض |
| Evet! al o kayaları! Daha yapılacak çok iş var! | Open Subtitles | نعم ، احمل هذه الصخور ، ارفع هذه الحمولة حمل هذه العربات |
| Bunları al. İhtiyacın olacak. Parfüm? | Open Subtitles | اوكى,احمل هذه الاشياء ستحتاجها انها عطور |
| Bana bir iyilik yap tuvaletten dönene kadar ceketimi tut. | Open Subtitles | اعمل لي معروف احمل سترتي بينما اقضي حاجتي |
| Çantayı tut ve başımızı sallarsak, masaya bırak. | Open Subtitles | فقط احمل الحقيبة و إذا اشرنا اليك اتركها على المنضدة |
| Sadece mikrofonu alıcıya doğru tut, kayıt cihazını ben tutarım. | Open Subtitles | احمل الميكروفون في مقابل جهاز الاستقبال وأنا سأحمل المسجلة |
| Evet, salla çekici o okulu inşa et taşı o çocuğu. | Open Subtitles | نعم ، ارجح تلك المطرقة ابني تلك المدرسة ـ احمل ذلك الطفل ـ أنا اخبرك |
| Bir kaç aya kalmadan, ...hamile kalamadığımı görünce, ...kısır olduğumu düşünerek, | Open Subtitles | بعد بضعة اشهر عندما رأت بأنني لم احمل بدأت بالتذمر |
| İşte bu yüzden her zaman cila bezi taşırım yanımda. | Open Subtitles | هذا هو بالتحديد السبب الذي يجعلني دائماً احمل منشفتي الجلد |
| Neden senden öncekilerden dolayı seni sorumlu tutuyorum. | Open Subtitles | لماذا احمل عليك الاحقاد لاجل حياتك الماضية؟ |
| Senin için bir şey tutun ama alay, seni aptal. | Open Subtitles | ! لا احمل أتجاهك شيئا سوى السخرية , أيها الأحمق |
| Askeri bir sır taşımak istemediğimden size pozun negatifini vereceğim. | Open Subtitles | لانى لا اريد ان احمل سرا عسكريا سوف اعطيك الفيلم الاصلى |
| Aldıklarımızı kap ve beni izle. Benim daireyi deneriz. | Open Subtitles | احمل الأغراض واتبعني سنذهب إلى منزلي |
| Bir şey söylemeden önce hatırlatayım elimde bir balta var. | Open Subtitles | قبل ان تقولي اي شيء أريد تذكيرك اني احمل فأسا |
| Evet tabii,orada oturup benim çocukları kucağına taşımam Seni ne kadar da yordu değil mi? Noel Baba'nın babalar gibi bir ara vermeye ihtiyacı var. | Open Subtitles | نعم فانا ارى سبب تعبك من جلوسك على العرش بينما احمل الاطفال الى حضنك يحتاج سانتا فترة راحة ثم يعود |
| Ben, General Julius Arundel diğer taraftan mesajlar getirdim. | Open Subtitles | انا الجنرال يوليوس ارندل احمل لكم رسالة من العالم الاخر |
| - Sırf silah taşıyordum diye... - Hayır, silah değil. | Open Subtitles | فقط لانني كنت احمل سلاحا كلا انه ليس السلاح |
| Papalık Fesih belgesini taşıdığım kraliçe mi aynı zamanda? | Open Subtitles | نفس الملكة لمن احمل موجز البابوية من الفسخ؟ |