| Anne ve kız kardeşinize söyledim, tomografı iki ciddi sarsıntı yaşadığını gösteriyor. | Open Subtitles | كما كنت أخبر أمك وأختك، فإن الأشعة أظهرت ارتجاج من الدرجة الثانية.. |
| sarsıntı Vakfı ile görüşerek bunu resmileştirmeye karar verdim; böylece sadece beyin isteyen bir adam olmayacaktım. | TED | ولذا بدأت مؤسسة معالجة ارتجاج المخ. مما جعل عملنا في إطار رسمي. لذا لم أكن مجرد شخص يتصل للحصول على الأدمغة. |
| Belki küçük bir sarsıntı geçirdi ya da serseme dönmüştü. | Open Subtitles | ربما كان لديها ارتجاج خفيف أو كانت مصدومة |
| Bu süreçte sadece beyin sarsıntısı hakkında bilgiler öğrenmedim, | TED | ولكن أثناء كتابتي للكتاب تعلمت أن الأمر ليس فقط حول ارتجاج المخ. |
| Kafasıyla atak yapmasıyla bilinirdi. Böylece ben de geçirdiği bir beyin sarsıntısı hakkında konuşmalarına baktım. | TED | كان معروف بقدرته على الدفع برأسه بقوة، لذا قررت أن أحقق في الموضوع هل كان شخص يعرف أنه يعاني من ارتجاج في المخ. |
| Bu yüzden darbe aldın. Bu yüzden sarsıntı geçirdin ve bu yüzden karabasan görüyorsun. | Open Subtitles | و لهذا صُدِمت، و لهذا لديك ارتجاج و لهذا لديك خيالات ليلية |
| Çoklu sıyrıklar, çürükler, sarsıntı, henüz iç kanama. | Open Subtitles | ضربات متعددة ، كدمات . و ارتجاج ، لكن لا يوجد نزيف داخلي |
| Ayrıca sarsıntı, düşük ateş, ve yırtılmış kulak deliğim var. | Open Subtitles | ارتجاج في الدماغ, حمى خفيفة, شحمة اذن ممزقة |
| İlk bomba, bir "papatya kesici", ...düştüğünde sarsıntı tankımızı devirdi. | Open Subtitles | تعلم، عندما، اه، سقطت أول قذيفة، لقد عملت لي ارتجاج افجرت من اليمين |
| MR'da sarsıntı izine rastlanmadı. | Open Subtitles | أشعة الرنين المغناطيسي لا توّضح وجود أي علامات ارتجاج دماغي |
| Yani hatırlayabildiklerimi. Doktor, sarsıntı geçirdiğimi söyledi. | Open Subtitles | أعني ما كُنت أتذكر فالطبيب قال أن لديَ ارتجاج بالمخ |
| Beyin sarsıntısı Mirası Vakfımız işleri kolaylaştırmak için burada, bu uzun oyun, fakat kısa oyun ise hey, bunu önleyebiliriz. | TED | ولكن هدف مؤسسة علاج ارتجاج الدماغ ليس فقط تسهيل هذا العمل ذلك الهدف البعيد على الهدف القريب هو محاولة منع هذا. |
| Her yıl Amerika Birleşik Devletleri'nde, sporcular ve eğlence faaliyetleri ile uğraşanların 2,5 ila 4 milyon kadarı beyin sarsıntısı yaşamaktadır. | TED | كل عام في الولايات المتحدة، يتعرض لاعبو الرياضة والأنشطة الترفيهية لما بين 2.5 و 4 ملايين حالة ارتجاج دماغي. |
| Beyin sarsıntısı, hiç olmadığı kadar korku çağrıştırmaya başladı. Bunu kendimden biliyorum. | TED | تثير كلمة ارتجاج المخ الخوف هذه الأيام أكثر من ذي قبل، وأعرف هذا شخصياً. |
| Sadece bir beyin sarsıntısı ve kırık bir uyluk kemiği, haftalarca mumya gibi yatmama neden olmuştu. | Open Subtitles | مجرد ارتجاج بالرأس و كسر في عظم الفخذ جعلني مستلقيا على السرير لأسابيع كما المومياء |
| Direksiyonda bileğini kırdı. Küçük bir beyin sarsıntısı. | Open Subtitles | لقد كسرت رسغها على عجلة القيادة ارتجاج بسيط في الدماغ |
| Geçen gece saçını çok kötü kestirmişsin. Sıkı beyin sarsıntısı. Şanslısın. | Open Subtitles | لقد حظيت بحلاقة شعر قريبةتلك الليلة،يا روي انه ارتجاج سيء |
| Kafaya darbe almış. Beyin hasarı olabilir. | Open Subtitles | هو ثابت ومتمدد قد يكون لديه ارتجاج في المخ |
| Tanrıya şükür herhangi bir darbe göremiyorum. Bir kaç dikişlik kesikler yalnızca. | Open Subtitles | ليس هناك ارتجاج حمداً لله سنقطب هذه الجروح |
| darbe görmüş retina, beyin travması gibi bir şey mi? | Open Subtitles | مثل اختلال شبكية العين أو ارتجاج في المخ ؟ |
| -Ciddi bir beyin sarsıntısına benziyor. | Open Subtitles | يبدوا أنه ارتجاج |