| Gerçek bir kahraman! olağanüstü değil mi? | Open Subtitles | إنه بطل حقيقي ألم يكن رجلاً استثنائياً عزيزي ؟ |
| Birçok adam doğdukları gibi ızdırap içinde ölürler ama bu adamın çektiği acı olağanüstü olmalı. | Open Subtitles | معظمالناسيموتونكما ولدوا.. في عذاب، لكن لابد أن عذاب هذا الرجل كان استثنائياً. |
| Hemen hemen her zaman 50$'ın altına olağanüstü görünebilirsiniz. | TED | يمكنك ان تبدو " استثنائياً " دوما بأقل من 50 دولارا |
| Hayır, hayır, hayır. Aslında olmayan farklılıklar, aynılığı eşsiz kılar. | Open Subtitles | كلا ، إنها الاختلافات الوهمية التي تجعل التماثل استثنائياً |
| Bu durumda ve sadece bu durumda o beyefendi, tamamen istisna olarak, mazur görülebilir. | Open Subtitles | في هذه الحالة فقط واستثنائياً يمكن أن يعذر استثنائياً |
| Benim DNA'm ile birleştiririz, ve sıradışı bir çocuğumuz olur. | Open Subtitles | وندمج الحمض النووي خاصتي مع أي منها وسيكون الطفل استثنائياً |
| Sayılar olağanüstüydü ve öyle olmaya devam etti, daha da olağanüstü olan hayata dönüştürülen kritik ve meraklı sorgulama tecrübesiydi. | TED | وبالرغم من أن الأعداد كانت و لا تزال استثنائية, فإن ما كان استثنائياً أكثر هو كيف تمت ترجمة تجربة البحث الناقد و الفضولي عملياّ إلى الواقع. |
| Bale olağanüstü düzeyde uzmanlık, yüksek düzeyde bir beceri ve muhtemelen iyi bir genetik bileşeni olan başlangıç uygunluğu gerektirir. | TED | الآن، رقص الباليه يتطلب قدراً استثنائياً من الخبرة ومستوى عاليا من المهارة، ولرُبما حدا معينا من الملاءمة الأولية الذي قد يشتمل على مكوّن وراثي. |
| Yani, o olağanüstü bir genç adamdı, profesyonel olarak da. | Open Subtitles | أعني أنه كان رجلاً شاباً استثنائياً |
| Yaptıkları kesinlikle olağanüstü bir işti. | TED | كان هذا عملاً استثنائياً قد تم . |
| Claire, sen olağanüstü genç bir bayansın ve olağanüstü bir eğitimi hak ediyorsun. | Open Subtitles | , (أنتِ فتاة استثنائية يا (كلير و أنتِ تستحقين تعليماً استثنائياً |
| Kocan olağanüstü bir adamdı. | Open Subtitles | لقد كان رجلاً استثنائياً. |
| Yani olağanüstü olduğumu söylemen falan... | Open Subtitles | -إذاً كل ما قلته عن كوني استثنائياً ؟ |
| Ve birbirimizi daha çok anlamaya çalıştıkça herkesin birbirinden daha eşsiz olduğunu görürüz. | Open Subtitles | وكلما حاولنا فهم احدنا الاخر كلما اصبح الواحد فينا استثنائياً |
| Benimkiler bunun beni eşsiz kıldığını söylediler. | Open Subtitles | أبواي قالوا أنه جعلني استثنائياً |
| Ama Lula Mae, o bir istisna. | Open Subtitles | لكن أنت تتحدث عن (لولا ماي) كانت شخصاً استثنائياً. |
| Ama Lula Mae, o bir istisna. | Open Subtitles | (لكن أنت تتحدث عن (لولا ماي كانت شخصاً استثنائياً |
| Bir istisna olabilir. | Open Subtitles | ربما يكون ذلك استثنائياً. |
| Bugün dünyanın yaşadığı dramlardan birini öne çıkaran sıradışı bir davranışa şahitlik edeceğiz. | Open Subtitles | اليوم نشهد حدثاً استثنائياً في واحدة من مسرحيات العالم الحاسمة |
| Hayli sıradışı bir şey keşfettim. | Open Subtitles | لقد اكتشفتُ شيئاً استثنائياً جداً |
| Norman sesimin sıradışı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | قال لي (نورمان) بأنني أملك صوتاً استثنائياً |