| El, sen hak ettiğimden de iyi birisin, ama ben bu suçla yaşayamam. | Open Subtitles | حسنا يا أل, انت أغلى شئ عندى ولكنى لن استطيع العيش بهذا الذنب |
| "Sen benim gerçek aşkımsın." "Sensiz yaşayamam." "Dünya bir yana, sen bir yana." | Open Subtitles | إنك حبي الأوحد لا استطيع العيش من دونك إنك الوحيد الذي يقف بجانبي |
| Buraya taşınacağım. Artık ailemle birlikte yaşayamam. | Open Subtitles | سانتقل للعيش هنا , لا استطيع العيش مع عائلتي بعد الان |
| Tanrı olmadan yaşayabilirim. Ama resim çizmeden yaşayamam. | Open Subtitles | يمكنني العيش من دون الله لكنني لا استطيع العيش من غير الرسم |
| Bu şekilde yaşayamıyorum artık! | Open Subtitles | لقد اصطبحت لا استطيع العيش هكذا بعد الان |
| Artık böyle yaşayamam. | Open Subtitles | لا استطيع العيش بهذه الطريقة اكثر من ذلك |
| Ve onların şampiyonu olmak David McNeil'ın kızını tehlikeye atacaksa bununla yaşayamam. | Open Subtitles | واذا كان الدفاع عنهم سيجعل بنت ديفيد مكنيل فى خطر, لا استطيع العيش مع ذلك. |
| Bu kadın olmadan yaşayamam dersem o zaman karışırsın. | Open Subtitles | اذا أخبرتك باني لا استطيع العيش الا مع هذه المرأة يمكنكِ التدخل |
| Çünkü gerçekten onsuz yaşayamam diye hissettiğini söylüyorsan... | Open Subtitles | لانك قلت اني اذا شعرت انه ..لا استطيع العيش بدونه |
| Baba, ben sen değilim ve senin gibi yaşayamam. | Open Subtitles | انا لست مثلك يا ابي ولا استطيع العيش مثلك |
| Bu kadın olmadan yaşayamam dersem o zaman karışırsın. | Open Subtitles | إذا اعلنت باني لا استطيع العيش بدون هذه المرأة |
| Bu ufaklığa bir şey olursa vicdan azabından yaşayamam. | Open Subtitles | ماذا اذا حصل شيء ما له؟ لن استطيع العيش مع نفسي |
| - Hamileyim ve yaşananlardan sonra, bu evde yaşayamam! | Open Subtitles | ولا استطيع العيش في هذا المنزل بعد ماحدث لنا |
| Burada sensiz yaşayamam ve kalmana da izin veremem. | Open Subtitles | اسمعي, لا استطيع العيش هنا بدونك ولن ادعك تبقين هنا |
| Charlie, ibne kelimesini kullanan ve yol ortasında adam döven biriyle yaşayamam ben. | Open Subtitles | تشارلي, لا استطيع العيش مع رجل يقول "مخنث" ويضرب الرجال على جانب الطريق |
| 68 yaşındayım, ballı su ve gün ışığıyla yaşayamam. | Open Subtitles | انا 6 اقدام و8 بوصات لا استطيع العيش بالعسل والماء وضوء الشمس |
| Birinin benim yüzümden zarar gördüğünü bilerek yaşayamam. | Open Subtitles | فكرة ان يتأذي شخص اخر بسببي لا استطيع العيش مع ذلك |
| Bu şekilde onunla yaşayamam. | Open Subtitles | لا استطيع العيش بهذه الطريقة ليسَ بوجودها |
| Yaptıklarımın hatırasıyla yaşayamam. | Open Subtitles | لا استطيع العيش مع ذكرى ما اقترفته |
| Nasıl dayanıyorsun? Ben müziksiz yaşayamam. | Open Subtitles | انا لا استطيع العيش بدون موسيقى. |
| Buraya geldim, çünkü sensiz yaşayamıyorum Millicent Huxtable. | Open Subtitles | أنا هنا لانني لا استطيع العيش بدونك |