| Biraz önce, SS Atlantis'in kıyıdan 200 mil açıkça imdat çağrısı verdiğini haber aldım. | Open Subtitles | لقد تلقيت للتو خبراً عن سفينة سياحية أرسلت نداء استغاثة بمسافة 200 ميل قبالة الساحل |
| Fransız bir kadının kaydettiği 16 yıldır tekrar eden bir imdat mesajı. | Open Subtitles | تسجيل، استغاثة. لامرأة فرنسية تعيد نفس الجملة لمدة 16 عام. |
| Fransız bir kadının imdat çağrısıydı. Diğerlerinin öldüğünü söyledi. | Open Subtitles | كانت نداء استغاثة من امرأة فرنسية قالت إن الٓاخرين ماتوا |
| Bu bir imdat çağrısı. Yardım yakarışı, bir Mayday. | Open Subtitles | إنه نداء استغاثة وطلب مساعدة ونجدة |
| - acil durum sinyali yolladım. Hızlı bir kurtarma vagonu yollayacaklardır. | Open Subtitles | لقد أرسلت إشارة استغاثة يجب أن يرسلوا شاحنة إنقاذ بأقصى سرعة |
| Allice Central bu gezegenden bir SOS aldı. | Open Subtitles | تسلم التحالف المركزي نداء استغاثة من هذا الكوكب |
| Batmaya başladığında acil Yardım çağrısı yollar radyo dalgaları yerine enzimleri kullanır yalnız. | Open Subtitles | فحينَ يبدأُ بالغرق يرسلُ نداءَ استغاثة لكن بدلاً من الموجات الراديويّة يستعملُ الإنزيمات |
| Bu imdat çağrısını yollayan verici olabilir ve onun güç kaynağı. | Open Subtitles | لكن يمكن أن تكون هذه إشارة استغاثة يرسلها جهاز الإرسال |
| Resmî bir imdat çağrısı yolladık. Yetkililer kısa sürede bizi alacaklardır. | Open Subtitles | لقد أرسلنا نداء استغاثة رسمي وستلتقطنا السلطات عما قريب |
| İmdat çağrısına benziyordu. Orada başka bir müfreze daha mı var? | Open Subtitles | يبدو وكأنه نداء استغاثة يعني ، هل هناك فصيلة أخرى هناك ؟ |
| Bu rapora göre, geçen hafta bir balıkçı teknesinin imdat çağrısı duyulmamış, çünkü radyo dalgası Radyo Rock tarafından engellenmiş. | Open Subtitles | لديّ تقريرٌ هنا يقول أنه خلال الأسبوع الماضي قد صدر نداء استغاثة مِن قارب صيد و لم يسمعه أحد بسبب موجات الراديو. |
| Üniformalı bir polisken buradan bir imdat çağrısı aldım. | Open Subtitles | عندما كنت ضابطاً ميدانيّاً، استجبت إلى نداء استغاثة هنا. |
| - Daha fazla çıplak insan kaldıramam. - İmdat çağrısı aldık! | Open Subtitles | لا استطيع التعامل مع العراة اكثر من ذلك هااى لقد تلقينا نداء استغاثة |
| Zaman zingo bir imdat ışını, kim yaptı bunu? | Open Subtitles | منارة استغاثة زمانية مكانية من بنى هذه ؟ |
| Doğru yaptıysam, düzenli bir imdat sinyali yayıyoruz. | Open Subtitles | إذا فعلت الأمر بالشكل الصحيح فسنرسل اشارة استغاثة في التو واللحظة |
| İmdat, imdat. Bu bir Yardım çağrısıdır. | Open Subtitles | استغاثة، استغاثة هذا نداء طارىء من جزيرة وارد |
| Galaksinin keşfedilmemiş kısmından bir imdat çağrısı alıyoruz! | Open Subtitles | تلقينا نداء استغاثة من مكان مجهول من المجرة |
| Mayday, Mayday. Cevap ver, Yıldız Komuta Merkezi. | Open Subtitles | استغاثة، استغاثة هيا يا ستار كومندر... |
| Mayday, Mayday. Cevap ver, Yıldız Komuta Merkezi. | Open Subtitles | استغاثة، استغاثة هيا يا ستار كومندر... |
| Sürücü ve makinist. acil durum sinyali yolladılar, Yardım geliyor. | Open Subtitles | السائق و الميكانيكي لكنهما أرسلا إشارة استغاثة |
| acil durum uyarıları ya da telsizlerden dünyanın dört bir yanından gelen SOS çağrıları duyabilirsiniz. | Open Subtitles | ربما ستسمعون إرسال طوارئ ونداءات استغاثة حول العالم |
| Bu bir Yardım çığlığı; dikkat çekmek amacıyla yapılıyor. | TED | انها نداء استغاثة .. تهدف الى طلب العون |
| Konum ve tehlike sinyali yok efendim. | Open Subtitles | لا توجد صوره لا توجد اشارات استغاثة يا سيدى |