| Ben olsam endişelenmezdim, efendim. Bu reklamın Avrupa versiyonu. | Open Subtitles | لو كنت محلك لما قلقت سيدى فهذا اصدار اوروبى |
| Ve gördüğüm kadarı ile insani ahlak kurallarının ve değerlerin bir noktada bilinçli deneyimlere ve olası değişikliklere indirgendiği bir versiyonu da yok. | TED | ولا يوجد اي مفهوم او اي اصدار عن اخلاقيات الانسان وقيمه قد قرأت او اطلعت عليه لا يحمل في طياته الاهتمام بالتجارب الواعية والتغيرات الممكنة تبعا لها |
| Bu "Gerçeği Avlamak"ın özel bir versiyonu. | Open Subtitles | " هذا اصدار خاص جداً من " البحث عن الحقيقة |
| Yeni yıl arifesi baskısı! Muncie'li adam geri zekalı çıktı! | Open Subtitles | اصدار ليلة رأس السنة رجل "مونسي" احمق بعد كل شيء |
| Yeni dünyanın yeni baskısı! | Open Subtitles | اصدار جديد من صحيفة ( العالم الجديد ) و صحيفة عين على المجتمع |
| 1967'de film piyasaya sürüldüğünde, Silikon Vadisi daha yeni kuruluyordu. | TED | اذاً وادي السيليكون كان قد تم الشروع ببنائه في عام 1967 عندما تم اصدار هذا الفيلم |
| Sende eski versiyonu varmış. | Open Subtitles | لك ذلك.. لديك اصدار غريب قديم من شيء ما |
| Gözlemciliğin yeni bir versiyonu. | Open Subtitles | اصدار المراقبون للاستكمال |
| Oh, şimdi! Burada Range Rover Evoque' un özel bir versiyonu var.. | Open Subtitles | والآن , لدينا اصدار خاص من الـ (ايفوك رانج روفر) |
| Bu bir sınırlı versiyonu. | Open Subtitles | ) أي محدودة، إنها اصدار محدود. |
| Sovyet Ordusu baskısı. | Open Subtitles | اصدار الجيش السوفيتي |
| Yeni yıl arifesi baskısı! | Open Subtitles | اصدار ليلة رأس السنة! |
| Utanç verici ama anlayış gösterin, güvenlik çok önemli özellikle yeni bir program piyasaya sürerken. | Open Subtitles | ..لكن عليّ الإحتفاظ بإجراءات أمنية مشددة خاصة ً وأنا على وشك اصدار خط جديد من البرمجيات |