"اصرت" - Translation from Arabic to Turkish

• ısrar
• ısrarcı
• ısrarcıydı

-Bay Potts'un sizinle görüşmesi için ısrar ediyor.
واين ابنتى ؟ لقد اصرت على رؤيتك لمستر بوتس

Ne yazık ki Kraliçe törenin yapılmasında ısrar ediyor, bu yüzden senden istediğimiz--
وقد اصرت الملكة على ان يكون الاحتفال بدون رسميات وهنا يأتي دورك

Otele döndüğümüzde, Devin bana oral seks yapmak için ısrar etti.
عندما عدنا للفندق , ديفين اصرت ان تعطيني عمل قذر

Uykumda tecavüze uğradığımı itiraf etmem için ısrar edip duruyordu.
لقد اصرت على ان تعلمنى بأنى اغتصبت اثناء نومى.

Bir an önce eve dönmek için ısrarcı olmasına şaşmamalı.
لا عجب لم اصرت على ان تعود لمنزلها

- Aye. Annemiz bu konuda çok ısrarcıydı. - Fransızca?
-نعم امنا اصرت عليها الفرنسيه؟

Evet, bazı üst düzey subayların şu yada bu şekilde dinlenmelerinin zorunlu olduğunda ısrar etmişti.
لقد اصرت على نوع ما من يوم الاجازة الاجباري.

Aslında, seni görmesi için o ısrar etmiş bunu bildiğini biliyorum.
في الحقيقه هي اصرت بأن يأتي ويقابلك كما أعرف انا .. وأنت

Üzgün olması gereken benim. Ben bir şey söylemeyecektim, ama annem ısrar etti...
انا التي يجب ان اكون آسفه، ما كنت لإٌقول أي شئ، ولكن أمي اصرت و،،،

Annem sana bunu söylemem için gelmemde neden ısrar etti bilmem.
وهاهو ذالك انا لا اعلم لماذا اصرت علي والدتي بأن آتي هنا فقط لإخبارك بذالك

Sonbaharda üniversiteye gidecek, ama hazırlık sınıfına gitmek için ısrar ediyor... sonra gidebilme imkanı varken.
ستغادر للكليه في الخريف, ولكنها اصرت على اخذ فصول للمستوى المتقدم الان و التي يمكنها وبسهوله اخذها في وقتها

Dani, araştırma bilgilerine ulaşılmasın diye bilgisayarın ağa girmemesinde ısrar etmişti.
داني اصرت أن يبقى حاسوبها خارج شبكة الانترنت كي لا يستطيع أحد أن يدخل لبيانات بحثها

Ama karınız ısrar etti ve ne diyeceğimi bilemedim.
و لكن زوجتك اصرت ولم اعرف ما اقوله لها

Ve taze böğürtlen toplamaları konusunda ısrar etti. Bekleyin beni!
و اصرت أن يأخذوا توت أسود طازج معهم

Verici aradığımız zaman sanatçı olmasında ısrar etti, öyle her hangi biri de değil.
اصرت على أن يكون فنانا وليس أي فنان

Beni başarılı kişilerle kıyaslamakta ısrar ederse tabii ki kötü gözükürüm.
ان اصرت على مقارنتي بأناس ناجحين بالطبع سأكون مقصر - تخطي ذلك -

Kaynanam Hamursuz Bayramı için alışveriş yapma konusunda biraz ısrar etti.
حسنا، حماتي اصرت على ان نتسوق لعشاء "الصفح اليهودي" اليوم.

Evet, büyükannem çağırdı ve nedense ısrar etti
اجل, جدتي قد دعتني وقد اصرت لسبب ما

Tüm muhalefete karşı , ısrar aynı Mary,
هى نفسها التى اصرت ضد جميع المعارضات

Maggie Sammy'ye yeni bir balık almamız için ısrar etti.
اصرت (ماجى) على ان نحضر لـ(سامى) اسماك جديدة

Onun güzelliğini sadece senin resmedebileceğinde ısrarcı oldu.
اصرت على ان لا يقوم غيرك برسم جمالها

Ayrıca Bayan Ramos başsavcılık müfettişlerine yeminli ifade verme konusunda da oldukça ısrarcıydı.
لكن الانسة (راموس) اصرت على تقديم بيان محلف الى محققي المدعي العام