| Haritada bu noktaya bakarsanız herşeyin maviyle gösterildiği yer su ve sarı olan yerlerde kara arazisini gösteriyor. | TED | اذا نظرتم الى هنا في هذه الخريطة، التي تعرض كل شئ باللون الأزرق و هو خارج الماء واي شئ اصفر هو اليابسة |
| Fransızca "kızkardeşimin sarı bir kalemi var" nasıl denir? | Open Subtitles | كيف تقولين بالفرنسية ان اختي لديها قلم رصاص اصفر |
| sarı, cinayet silahından geçmiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | لون اصفر يبدو انه انتقل من سلاح الجريمة لكن ما هذا البريق |
| Yukarda bir yere çık, yoksa sarı kartı yersin. | Open Subtitles | اذهبو الى مقاعد المتفرجين والا حصلتم على كرت اصفر. |
| Bu gece konuk değilim, seni ödlek piç. Davetsiz bir misafirim. | Open Subtitles | انا لست نزيلا الليله , وانت نذل اصفر وتصادف اننى دخيل |
| Balbir'e sarı kart gidiyor... ve Avustralya'ya penaltı... | Open Subtitles | بالبيرحصلت على كارت اصفر و الى الخارج و ضربة ركنية ركنية لفرق استراليا تشكل خطورة على فريق الهند |
| Ülke, üniformalı zenciler ve etrafta serbestçe koşuşan sarı kuşaklı Japonlar arasında bir sepette cehenneme doğru sürükleniyor. | Open Subtitles | بين الزنجي في الزي و الحر ياباني اصفر يحوم حوله, البلد تتجه الي الجحيم. |
| - sarı bir tişört var üstümde. | Open Subtitles | انا ارتدى تى شيرت صفراء تى شيرت اصفر , حسناً |
| Sonra o sarı yelek giyen amcık metres bebeyi gördüm. | Open Subtitles | ورايت المزارع , المخنث الصغير يقف هناك بمعطف اصفر, |
| - sarı ışık, sarı ışık, sarı ışık. - Hızlan. | Open Subtitles | النور اصفر في الاشارة.النور اصفر.النور اصفر.اسرع |
| Eğer yakından bakarsan bu mavi bu yeşil, bu da sarı. | Open Subtitles | اذا نظرتي بعمق سترين الازرق هذا اخضر، هذا اصفر |
| Eğer kırmızı bir bardak taşırsan, bu bir ilişkin var demektir, sarı bardak beğenme aşamasında, yeşil bardak da ilişkiye açık olduğunu belirtir. | Open Subtitles | يحمل المرء كوباًً أحمر ليقول إنه في علاقة كوباًً اصفر ليقول إنه صعب الارضاء والكوب الاخضر ليقول إنه ليس في علاقه |
| Neden bildiğin sarı hardal almıyoruz? | Open Subtitles | لماذا لا نستطيع فقط الحصول على خردل اصفر عادي؟ |
| Brett Favre'ın penisini açık sarı yapma fikri benimdi aslında. | Open Subtitles | في الحقيقة، هي فكرتي ،لأن اجعل قضيب بريت فافرس مثل اصفر فاقع |
| Sen de Billy Dee Williams'ın sarışın olmaya yakın bile olmayan kadınlar için sarı saç kasklarının temsilcisi olmaya geri döneceksin. | Open Subtitles | وانتِ يجب عليك الرجوع لبقاء الوقت الكامل لتحدث لبيلي دي ويليامز خوذة شعرٌ اصفر |
| Onun sarı olması, siyah olması ya da zebra gibi çizgili olması umrumda değil. | Open Subtitles | لايهمني ان كان اصفر اواسود او له خطوط كالحمار الوحشي |
| sarı bandanalı sakallı bir adam dışında. | Open Subtitles | باستثناء شخص واحد ملتحي مع منديل كبير اصفر |
| Bunlar sarı, çok amaçlı, ama romantik değiller. | Open Subtitles | هؤلاء اصفر متعدده الإستخدامات ولكن ليست رومانسيه |
| Öyleyim ama bu senin ödlek olduğun gerçeğini değiştirmiyor, Harry. | Open Subtitles | انا كذلك , لكن هذا لا يغير من حقيقه انك اصفر , هارى |
| - Red leather, yellow leather. | Open Subtitles | -جلد أحمر، جلد اصفر |
| Her yer beyaz, gri ya da köpek sidiği sarısı. | Open Subtitles | أنها بيضاء ، رمادي ، وكلون بول الكلاب ، اصفر |
| Işık sarıydı, efendim. | Open Subtitles | الضوء كان اصفر يا سيدي |