| Bu yaklaşık olarak saniyede 2.000 kare ve tam altta olan ve dokuya saplanacak olan uca dikkatinizi çekmenizi istiyorum. | TED | هذا عبارة عن 20,000 اطار في الثانية واود منكم ان تلاحظوا الرأس الحاد المتواجد هناك في الأسفل على وشك خرق الانسجة |
| Sol botu iri, kare uçlu taban topuğunda da demir bir ökçe var. | Open Subtitles | له رجل خشبيه معطوبه من الداخل و لحذائه الايسر نعل قديم قاسى و لديه اطار حديدى حول الكعب |
| En son patlayan lastiği tamir edilirken sigara içmeye giderken görülmüş. | Open Subtitles | اخر مرة شوهدت فيها عندما خرجت لتدخن سيجارة عندما كان يتم اصلاح اطار مثقوب عندها |
| Kulağa araba lastiği şişirmek gibi geliyor. | Open Subtitles | تبدو كما لو انك ستقوم بتعبئة اطار سيارة |
| Ne yazık ki, tanımadığı bir yerde tekeri patlamış. | Open Subtitles | للاسف انتهى في مكان غير مألوف مع اطار مثقوب |
| Bunlar gözlük değil, içi boş çerçeveler, sadece çerçeve, bakın. | TED | هذه ليست نظارة, إنها إطار خالى من العدسات, فقط اطار خالي من العدسات. |
| - Umarım bir yedek lastiğin vardır. - Baba? | Open Subtitles | ـ اتمنى بأن يكون لديك اطار احتياطي ـ ابي |
| Hey, şu anda Maggie ile olan çerçeveli fotoğrafın canlandı mı? | Open Subtitles | هل ذلك اطار صورة.. لك انت وماجي تعودون للحياة بشكل مخيف؟ |
| Bu bir zaman çerçevesi sıkı. | Open Subtitles | انة اطار زمنى ضيق حركة المرور قليلة |
| Hey, arka lastiğimiz patlak. Boşaltmaları lazım. | Open Subtitles | لدينا اطار فارغ فى هذه السياره علينا افراغ حمولتها |
| İkisi de orada ama birbirleriyle konuştukları tek bir kare bile yok. | Open Subtitles | لكن لا يوجد اطار واحد يوضح انهم فعلا تحدثوا معا |
| 4 saniyede 10 cm gitti... ama saniyede 500 kare çekiyoruz... yani 20 kat hızlı. | Open Subtitles | قطعت عشره سم باربع دقائق, ولكننا شغلنا 500 اطار بالثانيه, التي تعني عشرين مره اكثر. |
| - Arabamın lastiği patladı. | Open Subtitles | اطار السياره الجانبي مثقوب على الطريق |
| - Kliniğe giderken arabanın lastiği patlamıştı. | Open Subtitles | ضرب علينا اطار في طريقنا للعيادة |
| Bununla acı bibere sarılı kamyon tekeri yiyebilirim ve bebek gibi uyuyabilirim. | Open Subtitles | مع هذا يمكنني التهام اطار سيارة مغطى بالفلفل و انام كالطفل |
| Açı, çerçeve farklı, ...ancak hep aynı pozisyonda. | Open Subtitles | زاوية الالتقاط مختلفة و كذلك اطار الصور لكنها دائما ما تأخذ نفس الوضعية |
| Aynı gece hem lastiğin patlaması hem de telsizin bozulması bir rastlantı olamaz. | Open Subtitles | لا أظن أنه قد حدث هكذا لقد خرجتم بتلك السيارة التي الاسلكي الخاص بها معطل ثم فسد اطار عجلتها |
| Evde çok sayıda çerçeveli fotoğraf vardı. | Open Subtitles | هناك العديد من الصور التي في اطار في المنزل |
| Geçen sene bana makarnadan fotoğraf çerçevesi yapmıştı. | Open Subtitles | السنه اللى فاتت صنع لى اطار من المكرونه |
| Yolda lastiğimiz patladı ve oğlum Evan beni bekliyor. | Open Subtitles | لدي اطار مثقوب عند نهاية الطريق و ابني ايفان ينتظرني |
| Kasabadan geçiyordum, tekerim patladı. Uçağı kaçırdım. | Open Subtitles | أنا فقط امر في هذه البلده، لدي اطار مثقوب و فاتتني رحلتي |
| Müzeye gelen baylar ve bayanlar... aslında çerçevelenmiş bir topar paraya bakmaktadırlar. | Open Subtitles | السادة والسيدات زائرو المتحف ربما ايضاً ينظرون الى حزمة من المال داخل اطار |