| Çocuklara, kamyonu boşaltmaya yardım edeceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | إسمع، أخبرت الأولاد الأخرين أني سأساعدهم في افراغ الشاحنة |
| Treni boşaltmaya kalkarsan tren gene havaya uçar. | Open Subtitles | حاول افراغ المحطة سأفجر القطار |
| Eğer tutsaklarımı bırakırsam Albay Young bu bölmenin havasını boşaltmaya tereddüt etmeyecektir. | Open Subtitles | إذا أطلقت الأسرى من عندي العقيد "يونغ" لن يتردد عن افراغ الهواء عن هذه المقصورة |
| Notlarınızı yükseltmek için lazımlıkları boşaltmak istiyorsanız, harika. | Open Subtitles | تريد افراغ حقائبك لجعل ادرجك تبدو افصل عظيم |
| Kalp kırıklıkları içimizi kanattı, sonra içimizi boşaltmak istedik ki bir şey hissetmeyelim. | TED | قلوب مكسورة تنزف الأسى، نحاول افراغ أنفسنا حتى لا نحس بأي شيء (يشير إلى فراغ المشاعر). |
| Bağırsak içini boşaltmaya ve tahliye . | Open Subtitles | افراغ الاحشاء و اخلاءها |
| Yakıtı boşaltmak dahiyane bir fikirdi. | Open Subtitles | افراغ الوقود كات فكرة سدديدة |
| Bu atölyeyi boşaltmak istiyorum. | Open Subtitles | اريد افراغ هذا المحل و |