| Bu göreve değil. Biz keşfettik. | Open Subtitles | ليس هذه المهمّة نحن اكتشفناها وسنتحقق منها |
| Onu gezilerimiz sırasında keşfettik. Bir süredir ticaret için yoktuk. Ticaret? | Open Subtitles | لقد اكتشفناها في رحلاتنا كنا غائبين لبعض الوقت في تجارة |
| Cevapları bilmiyorduk. Onları keşfettik. | Open Subtitles | لم نكن نعرف الأجوبة، لقد اكتشفناها بأنفسنا |
| Gezilerimizde keşfettik onu. | Open Subtitles | لقد اكتشفناها في رحلاتنا |
| Erken oylamada keşfettiğimiz sandıkların kökeni hakkında bazı sorularımız var. | Open Subtitles | لدينا تساؤل علن مصدر أصوات اكتشفناها خلال التصويت المبكر |
| - Daha geçen sene keşfettik orayı. | Open Subtitles | -لقد اكتشفناها العام الفائت |
| Jenner'ın buluşunun ardından gelen tüm aşılara kapıyı açtığı gibi, keşfettiğimiz ilaçlar da tamamen yeni bir alan olasılığını ortaya çıkardı: önleyici psikofarmakoloji. | TED | ومثلما فتح اكتشاف جينر الباب لكل اللقاحات التي تلته، فإن الأدوية التي اكتشفناها فتحت إمكانية مجال جديد تمامًا: علم الأدوية النفسي الوقائي. |
| Bu yeni keşfettiğimiz eski bir ortaklık. | TED | هذه شراكة قديمة اكتشفناها مُؤخّرًا. |
| Sonra esasında diğer çalışmalarımızda keşfettiğimiz varsayılan koruyucuların fonksiyonunu anlayabilmek için fizyolojik ve biyokimyasal çalışmaları kullanıyoruz. | TED | لذلك نستخدم الدراسات الطبيعية والكيميائية الحيوية لمحاولة فهم وظيفة الحمايات المفترضة التي اكتشفناها فعلا في دراساتنا الأخرى. |