| İkinci tercih olmaktan bıktım. | Open Subtitles | لن أتصل حتّى يعتذر اكتفيتُ من كوني خياراً ثانياً |
| Ama bunu tellerin arkasından yapmaktan bıktım. | Open Subtitles | ولكنّي اكتفيتُ من فعل ذلك من وراء السياج |
| Mızmızlanmandan bıktım artık kadın, istediğim şeyi bana hemen vereceksin! | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من ألاعيبكِ أيّتها السيّدة الشّابّة سوف تعطينني ما أريد حالاً |
| Çünkü benim hayatla işim bitti. | Open Subtitles | لأنّني اكتفيتُ من هذه الحياة |
| Borç ödemeyi bıraktım artık. | Open Subtitles | -تعساً له، لقد اكتفيتُ من تسديد ديوني |
| Seni yeterince dinledim zaten! | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من كلماتك. الآن، لا أريد أن أقتلك، (كوينسى). |
| Bu nankör zavallılara yardım etmekten bıktım. | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من محاولاتي لمساعدة هؤلاء التعساء الجاحدين |
| Senin bu yargılama oyunlarından bıktım. | Open Subtitles | اكتفيتُ من لعبتكِ في إطلاق الأحكام |
| bıktım artık. | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من كلّ هذا |
| - Dean. - Arkadaşlarımı gömmekten bıktım, Sam. | Open Subtitles | (دين) - (لقد اكتفيتُ من دفن أصدقائنا يا (سام - |
| Bundan bıktım artık. | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من هذا |
| - Hayır, uğraşmaktan bıktım. | Open Subtitles | لا ، لقد اكتفيتُ من ذلك |
| Onun yüzme kolluğu olmaktan bıktım. | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من كوني عوّامته. |
| Ben terapiyle işim bitti. | Open Subtitles | لقد اكتفيتُ من حضور الجلسات |
| Takımla işim bitti.. | Open Subtitles | اكتفيتُ من الفريق |
| "Bu soruları bıraktım artık. | Open Subtitles | "اكتفيتُ من طرح هذه الأسئلة" |
| Seni yeterince dinledim. | Open Subtitles | فقد اكتفيتُ من السماع لك. |