| Bayan Blair, gücünün karşılığında biraz para istemekten çekinmez. | Open Subtitles | الآنسة بلير واثقة من قوّتها في طلب النقود البسيطة | 
| Bayan Blair, Birleşmiş Milletler'e gidin. | Open Subtitles | ستذهب الآنسة بلير إلى الأمم المتحدة | 
| Değil zaten. Bayan Blair prensi test ediyor. | Open Subtitles | إنه غير لائق ولكن الآنسة بلير) تختبر الأمير) | 
| Bayan Blair kafa yapan ilaç kullanmak konusunda tam bir kontrol manyağıdır, ruh haline yardımcı olacağını bilse bile. | Open Subtitles | كلا الآنسة (بلير) مصابة بهوس السيطرة فكيف تستخدم مواداً لتغيير العقل حتى وإن كانت تساعدها في التغيير الحاد في المزاج | 
| Yemin ederim, Bayan Blair'in sadece... hassas bir karnı var. | Open Subtitles | أقسم أن لدى الآنسة بلير) معدة حساسة وحسب) | 
| Bayan Blair kızlara çok dolu bir program veriyor. | Open Subtitles | الآنسة (بلير) تقيّدهن بجدول زمني مفعم | 
| Bayan Blair saatinizin kaça olduğunu ve otuz kadar arkadaşınızın olup olmadığını bilmek istiyor. | Open Subtitles | الآنسة (بلير) تودّ معرفة... أجرتك للسّاعة، وإذا كان لديك أيّ "أصدقاء"، مثلاً، ثلاثين؟ | 
| Manhattan'dan Bayan Blair Waldorf. | Open Subtitles | الآنسة (بلير والدورف) من منهاتن | 
| Ama Bayan Blair artık her şeyi sindirebiliyor. | Open Subtitles | ولكن الآنسة (بلير) تهضم كل شيء الآن | 
| Gidip Bayan Blair'e eve döndüğünüzü söyleyeyim. | Open Subtitles | سأذهب لأخبر الآنسة (بلير) أنكِ أتيتِ | 
| Bayan Blair'in gelinliğini kim tasarladı? | Open Subtitles | من الذي صمم فستان زفاف الآنسة (بلير)؟ | 
| Bayan Blair'i bulmak istiyordu ama endişe etmeyin. | Open Subtitles | تريد أن تجد الآنسة (بلير) لكن لا تقلقا. | 
| Bayan Blair'i bulup ihtiyaçlarını karşılamak istediğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنه يرغب بإيجاد الآنسة (بلير)... ومنحها المساعدة التي تحتاجها، والذي في الروايات الرومانسيّة، |