| Sizi hiç bu kadar çok miktarda Dondurma alırken, böyle üzgün görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرك يوماً بهذا الحزن وأنت تشتري كمية كبيرة من الآيس كريم |
| Bundan tam 7 gün sonra, birlikte Dondurma yemeye geldik. 22 Eylülde. | Open Subtitles | بالضبط 7 أيام بعدها جئنا هنا وتناولنا الآيس كريم يوم 22 سبتمير |
| Dondurma gibi görünüyor olabilir ama tam olarak Dondurma değil. | Open Subtitles | ولها نسيج من الآيس كريم، ولكنها ليست ككريمة الجليد تماماً. |
| ABD'deki dondurmaya eşdeğer bir şey ve gerçekten çok tutuluyor. | Open Subtitles | إنها ضربة كبيرة حقاً، إنها معادلة من الآيس كريم في الولايات المتحدة. |
| GGD başkanı 100 koyuyor. Üçü görüyor, arttırıyor. | Open Subtitles | رجل (الآيس) قام بحركته مع رهانين و ثلاثة منادين يعني رهان كامل |
| dondurmayı yemek yerine onu yalnızca... su yoluna fırlatıp atarlardı. | Open Subtitles | بدلا من أن تأكلا الآيس كريم، قامتا بإلقائه في البالوعة. |
| Bu Dondurmanın tadı b.k gibi bu arada. | Open Subtitles | بالمناسبة ، هذا الآيس كريم طعمه كالفضلات |
| Benim dondurmam biraz daha pahalıdır ama sanırım bu aile bu akşam iyi vakit geçiriyor. | Open Subtitles | الآيس كريم ربما يكون غالي قليلاً لكني اعتقد ان هذه العائلة يقضون وقت رائع |
| Onu tatlı olarak üzerinde bir top dondurmayla mı istersin? | Open Subtitles | هل تودين إلتهامه كحلوى مزينة بقطعة من الآيس كريم عليه؟ |
| Sıcak bir yaz gününde, eriyen bir Dondurma gibi olmuş. | Open Subtitles | يبدة وكأنّه ذاب مثل الآيس كريم في يوم صيف حار |
| Evet masum bir adamın ölmesi çok üzücü, ama sokaklardan bir tane çocuklara Dondurma satan çocuk tacizcisi eksildi. | Open Subtitles | نعم، إنه مأساوي أن رجل بريء مات، لكن هناك واحد أدنى شاذّ جنسيًا في الشارع يبيع الآيس كريم للأطفال. |
| Hadi, sıcak çikolatalı Dondurma, hadi, sıcak çikolatalı Dondurma! Hop! | Open Subtitles | أرجو أن يكون الآيس كريم أرجو أن يكون الآيس كريم |
| Evet, özellikle böyle bir günde kim Dondurma istemez ki! | Open Subtitles | بالخصوص في يوم كهذا من الذي لا يريد الآيس كريم؟ |
| Ve yine kontrollü yiyenlerde bir top Dondurma yemek gibi bir anlık küçük bir zevkin aşırı yemeye yol açması daha muhtemeldir. | TED | وتساهلة صغيرة، مثل تناول مغرفة واحدة من الآيس كريم، من المرجح أن تؤدي إلى الإفراط في الطعام في االذين ياكلون برقابة. |
| Şimdi, tatlı olarak, Dondurma yiyeceğiz bu yüzden, bir süre ihtiyacımız olmayacağı için tatlı kaşığını en üste yerleştireceğiz. | TED | الآن، للتحلية، سنتناول الآيس كريم لذلك سنقوم بوضع التحلية في الأعلى بما أننا لا نحتاج إليها لبعض الوقت. |
| dondurmaya bayılırım, ama işe çok geç kaldım. | Open Subtitles | أحب الآيس كريم لكنني فعلاً متأخرة عن العمل |
| Annem yemekten önce dondurmaya izin vermiyor. | Open Subtitles | أمي لا تسمح لنا بتناول الآيس كريم قبل العشاء |
| Eli en iyi olan GGD Müdürü'ymüş. | Open Subtitles | رجل (الآيس) كان الأفضل مع ورقة العجلة لم يلقى إي ورقة أخرى |
| İyi. Devam et ve bu dondurmayı bitirene dek bu şekilde konuş. | Open Subtitles | حسناً ، تحدث بهذه الطريقة فقط حتى ننتهي من تناول الآيس كريم |
| İyi bir Dondurmanın zamanı değil mi? | Open Subtitles | حان وقت الآيس كريم الجيد الآن أليس كذلك ؟ |