| Tavan arasından yerden aldığım ayakkabı izi örneğini incelediğimde, belirli bir yön buldum. | Open Subtitles | عندما قمت برفع أثار الخطوات من مسرح الجريمة وجدت طبعات لأقدام متعددة الأتجاهات | 
| Gerçek bir erkek yön sormaz veya ihtiyacını söylemez, kötü hissedince doktora gitmez. | TED | وأن الرجل الحقيقي لا يسأل عن الأتجاهات أو يعبر عن حاجته، لا يذهبون لاستشارة الأطباء عند شعورهم بالمرض. | 
| Her yön sana birbirinin aynı gibi görünüyor. | Open Subtitles | الأتجاهات الأربعة تبدوا متشابهة بالنسبة لك | 
| New Directions "Sit down, you're rockin' the boat"un berbat bir versiyonunu yapan altı uyum sorunu olan çocuktan başka bir şey değildi. | Open Subtitles | كانت "الأتجاهات الجديدة" لا شئ مجرد مجموعة من ستة أشخاص يقودون طريقهم من خلال الأداء المروع ال"أجلس أنت تهزُ القارب". | 
| Şimdi, baylar ve bayanlar karşınızda McKinley Lisesi New Directions. | Open Subtitles | الان سيداتي وسادتي " رحبوا رجاءً بفريق " الأتجاهات الجديده ( من ثانويه ( مكينلي | 
| New Directions. | Open Subtitles | الأتجاهات الجديدة. | 
| İyi koştun, Heffley, Fakat yön konusunda çalışmalısın. | Open Subtitles | ركض جميل (هيفلي) ولكن لابد لك من التدرب على الأتجاهات | 
| yön bulma duyusu zayıf zaten. | Open Subtitles | أنها متحدية الأتجاهات | 
| New Directions! | Open Subtitles | الأتجاهات الجديدة! | 
| New Directions! | Open Subtitles | الأتجاهات الجديدة"!" |