| Tanrının da yardımıyla, bu yılın güzünde erik içkisi yaptım. | Open Subtitles | بمساعدة الرب، سأخمّر روح الأجاص في خريف هذه السنة |
| erik fırlatmayı durdurmanın cevabı kitapta yok. | Open Subtitles | الجواب في كيف توقف رمي الأجاص ليس في الكتاب |
| - Ve şu hepsi aynı gibi görünen sıkıcı renkler. Ve kuru erik buğulaması! | Open Subtitles | وهذه الأوان البشعة التي تشبه الأجاص المجفف |
| - Ayaklarım mor eriğe döndü. - Ne? | Open Subtitles | أقدامي مثل الأجاص المجفّف ماذا؟ |
| Belki kralımız kavunu eriğe tercih eder. | Open Subtitles | ربما ملكُنا يفضل البطيخ عن الأجاص *(الرجال عن النساء)* |
| İki dilim erikli kek alabilir miyiz, lütfen? | Open Subtitles | هلا أحضرت لنا قطعتين من كعكة "الأجاص"، من فضلك؟ |
| Armut, erik, iş macunu... Diş macunu mu? | Open Subtitles | أحب الأطعمة الطبيعية ، الأجاص ، الخوخ ، معجون الأسنان |
| erik turtasını severim. Sanki biri ağzımı yemek yeme konusunda tebrik ediyormuş gibi hissettiriyor. | Open Subtitles | أحِبُ فطيرة الأجاص كدائِرة مُنتفِخة من الحب مُقدمه لكركدن يحبُ أكلها وهذا ما أفعلهُ |
| erik sevmem de ne demek? | Open Subtitles | ما الذي تقصده أنك لا تحب الأجاص |
| Şey gibi mi, kuru erik buğulaması gibi? | Open Subtitles | مثل الأجاص المجفّف المَطْبُوخ؟ |
| Kuru erik mi? Tatlı olarak mı? | Open Subtitles | الأجاص لأجل الحلوى؟ |
| Ya da erik kurusu. | Open Subtitles | أو الأجاص المجفف |
| Vivian bana erik suyu getir. | Open Subtitles | . فيفيان)، اجيئى لى ببعض صلصة الأجاص) |
| Cecil, bana o lanet erik suyundan getir biraz. | Open Subtitles | أعطني بعض عصير الأجاص يا (سيسيل) |
| erikli kekte o kadar alkol olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | "يا للسماء، لم أكن مدرك أنّ كعكة "الأجاص فيها هذا المقدار من الكحول |
| Her halükarda erikli kekten 3.1 promil alkol almazsın. | Open Subtitles | حسنًا، على أي حال لن تصل إلى مستوى 0,31 "من كعكة "الأجاص |