| Kavrama kuvvetinizi ölçebilmem için bu aleti en kuvvetli elinizde elinizden geldiğince sıkmanızın bir mahzuru var mı? | TED | هل تمانع الإمساك بيدك بهذه الأداة بأقصى قوّتك كي أقول بقياس قوّة قبضتك؟ |
| Doğru duruşu öğrenmeden önce aleti tanımalısın. | Open Subtitles | قبل أن تتعلمي الوضعية الصحيحة، تعرفي على الأداة نفسها. |
| Tabi bu cihaz henüz kusursuz değil, hala üzerinde çalışılan bir proje | TED | ولكن الأداة لم تكتمل بعد ، هنالك العديد من العمل الدؤوب |
| Cerrahın kullandığı bu alet yönteminde, cerrah cihazı alır ve hastanın karnını delene kadar bastırır. | TED | والطريقة التي يستخدم فيها الجراح هذه الأداة انه يأخذها ويضغط بها بإتجاه البطن حتى تثقب البطن |
| Bu aygıt, beyindeki elektriksel aktiviteyi uyarıyor. | Open Subtitles | هذه الأداة تحفّز النشاط الكهربائي في الدماغ. |
| Korktuğum şey buydu. aygıtı kapattığımda, yerini kaybetti. | Open Subtitles | ذلك ما كنت خائف منه عندما أطفأت الأداة فقدت المكان |
| aletin ucu dokuya baskı yaptığında, mekanizma dışa doğru genişler ve duvarın tersinde elverişli bir yarık açar. | TED | إذا كان الرأس الحاد يضغط باتجاه الأنسجة الأداة تمتد للخارج والزوايا تلتصق بالحائط |
| Bu aracı kullanmak, veri toplamak, ilginç şeyler keşfetmek için giriş bile yapmaları gerekmiyor. | TED | بل ليس عليهم حتى التسجيل لإستخدام هذه الأداة ، نقب في تلك المعلومات واحصل على ما تبحث عنه. |
| İcat ettiğim bu kesme aleti harika çalışıyor artık balta ile yarım yamalak kesim olmayacak. | Open Subtitles | بهذه الأداة القاطعة مُبتكرِيّ قد أبدعوا لن يكون هناك عملٌ مُهمل بالفأس |
| Mahkeme emri olmadan aleti alamayız. | Open Subtitles | حسناً,لا نستطيع أخذ الأداة ببساطة دون مذكرة |
| Bu aleti penisinden sokup mesanesine ulaşacağım. | Open Subtitles | سأمرر هذا الأداة داخل عضوه وصولاً إلى مثانته |
| Çok gizli bir hükümet programı,... ..Yıldız Geçidi adındaki bir cihaz ile... ..diğer güneş sistemlerine anında ulaşımı sağlıyor. | Open Subtitles | البرامج الحكومية السرية متضمنة السفر الآني إلي نظام شمسي آخر بواسطة الأداة المسماة ستارجيت |
| Bu cihaz, Eliam'ın önerdiği gibi gemiyi durdurmaya mı çalışıyor? | Open Subtitles | هذه الأداة محاولة لإيقاف السفينة كما اقترح الإنكاران اليام |
| Kusursuz bir holografik değişim cihazı, bu olayda Albay O'Neill'ı kopyalayan bir cihaz. | Open Subtitles | الأداة قادرة على إنشاء تمويه هولوغرافي ثلاثي الأبعاد دقيق في هذه الحاله , قلدت صورة الكولونيل اونيل |
| Sadece, Amerikan ordusunun, babanızın keşfettiği cihazı karanlık askeri amaçlar için kullanılabileceği konusunda... ..bazı yanlış izlenimlere sahip olduğu mu? | Open Subtitles | فقط ذلك الجيش الأمريكى . . كان تحت التأثير الخاطئ حول إكتشاف والدك هذة الأداة |
| cihazı birisini öldürmek için kullanacaklarını bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا لم أعلم أنهم سيستخدمون الأداة لقتل أي شخص |
| Şimdi, bu getirdiğiniz aygıt da nedir? | Open Subtitles | إذن , ماذا تكون هذه الأداة التي أعادتك ؟ |
| Şaşırdım. aygıtı nasıl aldınız? | Open Subtitles | . حسناً ، أنا مشوش كيف حصلتم على الأداة ؟ |
| Doktorlarla birlikte enfeksiyonların erken teşhisi adına kliniklerde bu aletin uygulanması için çalışıyorum. | TED | معًا أنا والأطباء، نعمل بالفعل على استخدام تلك الأداة في العيادات الطبية للتشخيص المبكر للعدوى. |
| Örnek olarak, burada aracı kullanan birisi var. | TED | لذا فعلى سبيل المثال، وإليكم شخص ما يقوم باستخدام الأداة. |
| Camilla ile birlikte diğer kuruluşlara bu araç hakkında konuşmak ve konuşma sürecinde yardımcı olmasını anlatmak için gittik, çünkü bazen gerçekten tuhaf konuşmalar oluyor. | TED | نذهب أنا وكاميلا الآن للمنظمات الأخرى للتحدث عن هذه الأداة وكيف بإمكانها أن تساعد في مناقشة والحديث عن مواضيع حساسة، |
| Merak ediyorum, milyarlarcamız artık parmağının ucunda bu güçlü alete sahip, | TED | فأنا أتعجب، لأن المليارات منّا لديهم هذه الأداة القوية بين أصابعنا. |
| 4 yıl önce nesne'den aldığım parça. | Open Subtitles | الجزء الذي أخذته من الأداة منذ أربع سنوات |
| Bu aletle ne yapabiliriz: ekonomi için bir motor oluşturabiliriz. | TED | ماذا يمكنك أن تفعل بتلك الأداة. يمكننا توفير محرك اقتصادي. |
| Narim cihazın ikimiz için birden çalışması için el ele tutuşmamız gerektiğini söylemişti, O'Neill. | Open Subtitles | ناريم قال لتتمكن الأداة من العمل علينا يجب أن نشبك أيدينا, أونيل |
| Çalışmayı tamamlayıp aletten elde ettiğim sonuçları geleneksel tanısal testin sonuçları ile karşılaştırdığımda şoka uğradım. | TED | عندما أنهيت الدراسة وقارنت نتائج الأداة باختبارات التشخيصات التقليدية واختبارات الفاعلية، صدمت. |
| Düşman devre dışı bırakamasın diye cihazla beraber kaldı. | Open Subtitles | لقد بقى مع الأداة كي لا يمكن للعدو انتزاعها |
| Aygıtın kendisini koruyan bir güç alanı vardı. | Open Subtitles | لقد كان هناك حقل قوة لحماية الأداة لنفسها |