| Ona bizzat teşekkür etmek ve yeni rolüm hakkında birkaç soru sormak istiyorum. | Open Subtitles | أود أن اشكرهم على المنصب شخصياً و أسألهم بعض الأسئله حيال وظيفتي الجديده. |
| Neden sen hiç soru sormuyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تسأل أي أسئله أبداً ؟ إسأل الأسئله دائماً. |
| Geri geldiğimde Randolph Hale'in başka sorular için hazır olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن يكون راندولف هيل على إستعداد لبعض الأسئله عند عودتي |
| Karakterlerim, gösterilerimdekiler gibi, bu sorular arasındaki alanlarla oynamama izin veriyor. | TED | حسناً شخصياتي ، مثل التي في عروضي تسمح لي بأن ألعب بالمساحات بين تلك الأسئله |
| Seks hayatınızla ilgili bazı soruları cevaplarsanız çok memnun olurum. | Open Subtitles | سأكون ممتناً لو أجبت على بعض الأسئله المتعلقه بسيرتك الجنسيه |
| Başka sorum yok. | Open Subtitles | أنـا لا أملك المزيد من الأسئله. |
| Tanığa soru sorma hakkım var benim avukatım sorularını sormuş olsa bile | Open Subtitles | لدىّ الحق فى الدفاع عن نفسى و أوجه الأسئله للشهود حتى إن سألتهم محاميتى بالفعل |
| Karmaşa Projesi'nin ilk kuralı soru soramazsınız. - Sen neden bahsediyorsun? | Open Subtitles | القاعده الأولي في مشروع الفوضي هي أن لا تطرح الأسئله |
| Eğer sakıncası yoksa birkaç soru sormak isterim. | Open Subtitles | إذا كنت لا تمانع أود أن أسائلك بعض الأسئله |
| Dosyasına bakın. Bir sürü anlamsızlık var. Bazı özel soru işaretleri var. | Open Subtitles | هناك تناقضات كثيره فى ملفها والكثير من الأسئله |
| soru soracak kadar büyüdüğünde Katrina'ya ne diyeceksin? | Open Subtitles | ماذا ستقول لكاترينا عندما تصبح كبيره كفايه لطرح الأسئله |
| Sus bakalım lsabelle, böyle sorular sormak ayıptır. | Open Subtitles | أصمتي .. إيزابيل. شيء وقح أن تسألي الأسئله. |
| Maskeyi indirip önemli sorular sormak Deborah'lık taslamaksa, evet. | Open Subtitles | لشق طريق للتمويه لأسأل الأسئله الأكثر أهميه فإذاً أنا أسحب ديبورا |
| Ama bildiğim şu ki, yaşam,tüm yaşam sorular sormayla ilgili. | Open Subtitles | لكن ما اعلمه هو الحيياه.كل الحياه هيا عباره عن سؤال الأسئله |
| Bir dakika önce soruları yanıtlıyordum hemen sonrasında kendimi burada otururken buldum. | Open Subtitles | فى لحظه كنت أجيب الأسئله وبعدها على حسب معرفتى كنت جالسه هنا |
| Sürekli insanların neden yaşadıkları şekilde yaşadıkları gibi soruları düşünüyorum. | Open Subtitles | أفكر بهذه الأسئله.. لمَ الناس يعيشون بهذه الطريقه طوال الوقت. |
| Jason Bourne, ben John Nevinnes, ABD konsolosluğundanım, birkaç sorum olacak. | Open Subtitles | انا "جون نيفنز" من السفاره الأمريكيه ولدي بعض الأسئله لك |
| Teşekkürler Bay McFarland. Başka sorum yok. | Open Subtitles | "شكراً سيد "ماكفارلاند لا مزيد من الأسئله |
| Sadece birkaç sorumuz olacak. | Open Subtitles | نعم ، حسناً ، القليل من , الأسئله ، إذاً . |
| O zaman birkaç soruya cevap verirsin. | Open Subtitles | لن تمانعي إذاً في الإجابه على بعض الأسئله |
| İçimden bir ses sende bütün bu soruların cevabı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أعزب أو متزوج؟ شيءٌ ما يخبرني أنك تعرفين إجابات هاذه الأسئله |
| - Eminim o kızların çoğu sorulara dürüstçe cevap vermemiştir. | Open Subtitles | اراهن بأن معظم هؤلاء الفتيات لم يجاوبن على الأسئله بصراحه |
| Ertesi gün Vasektomi Otel'de yanımdaki adama bazı sorularım vardı. | Open Subtitles | باليوم التالي, بفندق قطع القناة المنوية كانت لدي بعض الأسئله للرجل المجاور لي |
| Bana bazı sorularınız olduğunu söylemiştiniz. | Open Subtitles | لقد قلت بان لديك بعض الأسئله لي |
| Daha sonra da bazı sorularımız olabilir. Telefon numaralarınızı almalıyım. Seninki kaç? | Open Subtitles | ربما سيكون هناك المزيد من الأسئله لذا سأخذ بعض أرقام الهواتف , نبدء بك يا أرنوبى ؟ |
| sorularınızı sakin, mantıklı ve düzenli sormazsanız giderim. | Open Subtitles | إسئلوا الأسئله بهدوء وعقلانيه ونظام وإلا سأرحل |