| Bir dahakine safkan istediğinden bahsetmişti. | Open Subtitles | وذكر بعد ذلك أنه يريد في المرة القادمة الأصيلة |
| Bunlardan %27'si ise safkan. | Open Subtitles | وما يصل الى 27 ٪ من الكلاب الأصيلة هي من بين المشردين. |
| İtiraf etmekten utanıyorum ama uzman olmama rağmen hatta tüm yaşamım atlar içinde geçmesine rağmen hiç safkan bir ata binmedim. | Open Subtitles | باعتراف اني مفترض أني خبيرة لكن رغم أني حول الخيل طوال حياتي لم أمتطي الخيل الأصيلة |
| Afrika' nın geleneksel, Otantik, orijinal bilgi sistemi üzerinde araştırma yapıyorum. | TED | أقوم بإجراء أبحاث بشأن نظام المعرفة في أفريقيا، المعرفة الحقيقية الأصيلة التقليدية. |
| Bu arada bir köpeğimiz olacak. safkan Golden olsun. Ama barınaktan alsak da olur. | Open Subtitles | من فصيلة الكلاب الذهبية الأصيلة ولابأس في ذلك فهي كلبة أليفة |
| Kelime ise rütbeli Hollandalılara karşı yükselmene yardım eden senin safkan ganimetin | Open Subtitles | ـ كلمة تقال أن كأسك الخاصة الأصيلة هي التي ساعدتك لترتفع من خلال عدة مراتب بين،الهولنديين |
| O zaman neden bir ayda tonla safkan at satın almış? | Open Subtitles | حسناً اذاً لماذا اشترى عشرات من الأحصنة الأصيلة في شهر واحد ؟ |
| Bir at sahibi olarak yetiştirdiğimiz safkanlara ve aynı zamanda birer safkan olan kendimize de kadeh kaldıralım diyorum. | Open Subtitles | بالأصالة عن نفسي ، أود أن يكون النخب ليس فقط لجيادنا الأصيلة المنتجة بل للأصالة التي نحن عليها |
| Amerikan safkan Derneği'ni ara. | Open Subtitles | انظر إذا كان باستطاعتك التحدث مع المنظمة الأميريكية للأحصنة الأصيلة |
| Erkek köpek, Onoda Gorozaemon'un hanesinden bir safkan. | Open Subtitles | هذه الجراء هي من الكلاب الأصيلة. |
| Ailem safkan atlarıyla bayağı gurur duyar. | Open Subtitles | عائلتي تعتز بالخيول الأصيلة التي لدينا |
| Bir meslektaşım ben fakültedeyken, yarış için Dubai'ye gönderilen bir grup safkan at üzerinde bir araştırma yapmıştı. | Open Subtitles | أتدري شيئاً؟ لقد أجرى إحدى زميلاتي دراسة طبية... أثناء دراستي بكلية الطب البيطري، على مجموعة من الخيول الأصيلة... |
| Bir meslektaşım ben fakültedeyken, yarış için Dubai'ye gönderilen bir grup safkan at üzerinde bir araştırma yapmıştı. | Open Subtitles | أتدري شيئاً؟ لقد أجرى إحدى زميلاتي دراسة طبية... أثناء دراستي بكلية الطب البيطري، على مجموعة من الخيول الأصيلة... |
| safkan bir köpek sokağa mı bırakılmış? | Open Subtitles | الكلاب الأصيلة متروكة في الشارع ؟ ؟ |
| Dişi bir Akita idi ama safkan değildi. | Open Subtitles | أنثى اكيتا ... أنها ليست الأصيلة. |
| Bu safkan bir Akita. | Open Subtitles | انه اكيتا الأصيلة |
| Bildiğimiz kadarıyla o kalan tek "orijinal"! | Open Subtitles | كما نعلم , انها الوحيدة الأصيلة المتبقية |
| İzninizle orijinal İtalyanca metinden aktaracağım. | Open Subtitles | إن سمحتُم لي ، في اللغة الإيطالية الأصيلة |
| Bunlar kadınları tuttukları hücrelerden bazıları ve bunlar da onların arkasında hapsolduğu orijinal demir parmaklıklar. | Open Subtitles | في هذه العنابر،كانوا يحبسون النساء هذه هي القضبان الأصيلة التي سجنت خلفها النزيلات |
| Çok Otantik bir Japon restoranı olduğu düşünülür. | Open Subtitles | يجدر به أن يكون أحد المطاعم اليابانية الأصيلة جداً |