| Çöpe bakalım. Zarfları orada buluruz belki. | Open Subtitles | إنه جديد القمامة ، يمكن أن يكون أحد الأظرف ما زال بها |
| Paraların olduğu Zarfları içine koyduğumuz çanta. | Open Subtitles | الحقيبة التي بها الأظرف وكل الأموال |
| zarf açacağını adama saplayacakken, iki kişi O'na ateş ettiler. | Open Subtitles | كانت ستطعنه بسكين الأظرف حتى جاء شخصان وأطلقوا النار عليها |
| Şimdi, ikinci sınıfların festival prensesi zarflar lütfen. | Open Subtitles | الآن, إلى حكام شتاء السنة الثانية الأظرف, من فضلك |
| Neden Valiye Laura'nın sana yolladığı zarflardan bahsetmedin? | Open Subtitles | لمَ لمْ تخبر المحافظة عن الأظرف التي كانت ترسل لك بواسطة (لورا هيلز)؟ |
| - Çok şirin, değil mi? | Open Subtitles | -إليس هو الأظرف ؟ |
| Tamamen dürüstçe, öncelikle bu Zarfların içini göremiyorum. | TED | بأمانة مطلقة، أول أمر، أنا لا أستطيع أن أرى من خلال هذا الأظرف |
| Alışveriş günü gelmişti ve Mary, annesi Zarfları "ödünç" alırken sabırla oturuyordu. | Open Subtitles | كان يوم التسوق وجلست (ماري) صابرةً ريثما تستعير أمها بعض الأظرف |
| Hoşuna gitmiyorsa, arkadaşlarına söyle, zarf içinde yollasınlar. | Open Subtitles | اذا كان الأمر يزعجك ,اطلب من أصدقائك أن يحكموا اغلاق الأظرف |
| Burda koca bir kutu kapatılmamış zarf var.. | Open Subtitles | ،هاك صندوقاً كاملاً من الأظرف المفتوحة |
| zarf yalamak eğlenceli olabilir. | Open Subtitles | لعق الأظرف قد يكون أمراً ممتعاً |
| Ona zehirli zarflar seçtin diye mi? | Open Subtitles | لأنك اخترت الأظرف المسمومة؟ |
| Elinde zarflardan biriyle Laura Hills. | Open Subtitles | -هذه (لورا هيلز) مع إحدى تلك الأظرف |
| Zarfların içerisinde sizi isteyen programların isimleri var. | Open Subtitles | بداخل كل ظرف من تلك الأظرف أسماء البرامج المهتمة بكم |