| Saatlik uydu görüntülerine göre sabah boyu hava açıkmış. | Open Subtitles | وفقاً لصور الأقمار الإصطناعية على مدار الساعة كانت السماء صافية طوال الصباح |
| Güvenli eve gitmedi ve uydu telefonu kesildi. | Open Subtitles | لم يصل إلى بيته الآمن و هاتف الأقمار الإصطناعية توقف عن البث. |
| Bu uydu vericisi, dev buzlanın devam eden parçalanma sürecini takip etmeye yardımcı olacak. | Open Subtitles | جهاز الإرسال عبر الأقمار الإصطناعية هذا سيساعد في تعقب التكسّر المتواصل لرفّ الجليد المهول هذا |
| # Aynen # # Yola çıkmam lazım # Tamamdır, röportaj Robin Roberts'la uydudan sağlanacak... | Open Subtitles | حســنا، ستكون المقابلة عبر الأقمار الإصطناعية |
| uydudan görülmeleri riskine giremeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نواجه خطر رؤيتهم عبر الأقمار الإصطناعية. |
| Neredeyse bütün uydular yörüngeden çıkmış durumda. | Open Subtitles | تقريباً كل الأقمار الإصطناعية قد خرجت عن مسارها |
| Biliyoruz. Uyduyu yeniden ayarladık. | Open Subtitles | إننا نعلم بذلك، فلقد أعدنا تكليف الأقمار الإصطناعية لمراقبتكم |
| Su kulesini geçtim, uyduları geçtim. | Open Subtitles | تعديت برج المياة, تعديت الأقمار الإصطناعية |
| İstihbarat Birimi bölgede uydu taraması yaptı. | Open Subtitles | قامت وكالة الأمن القومي بفحص للمنطقة بواسطة الأقمار الإصطناعية. |
| İletişimi kestim ve uydu yayınlarını devraldım. | Open Subtitles | لقد قطعتُ إتصالاتهم وسيطرتُ على بث الأقمار الإصطناعية لديهم. |
| Ama 73 uydu hala orda. | Open Subtitles | لكن مازالت الأقمار الإصطناعية بالخارج هُناك |
| Şu uydu fotoğrafına bak. | Open Subtitles | إنظر إلى صورة الأقمار الإصطناعية |
| Bir de şey kullanıyoruz- çok fazla bu tür şeylere ilgi duymadığımı anlayabilirsiniz- ama uydu görüntüleri kullanıyoruz bölgedeki orman tahribine bakmak için. | TED | ونستخدم -- يمكنكم أن تروا بأنني في الواقع ليس لدي في هذا النوع من الأشياء -- لكننا نستخدم صور الأقمار الإصطناعية للبحث عن إزالة الغابات في المنطقة. |
| Sarah, başka bir uydu araması yapıldı. | Open Subtitles | سارة) ، لقد تم إتصال آخر عبر الأقمار الإصطناعية للتو) |
| Belki de CIA şu sıralar, geçen onyılın uydu istihbaratını incelemek için biraz meşguldür. | Open Subtitles | (ربما (وكالة المخابرات المركزية مشغولة قليلاً هذه الأيام لتبحث في بيانات الأقمار الإصطناعية خلال العشر سنوات الأخيرة |
| uydudan görülmeleri riskine giremeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نواجه خطر رؤيتهم عبر الأقمار الإصطناعية. |
| Günlerce vücudunda kalıyor ve uydudan takip edilebiliyor. | Open Subtitles | ، ستبقى في جسدك لأيام ويُمكن تعقبها من خلال الأقمار الإصطناعية |
| - Karada askeri uydular demirbaştır. | Open Subtitles | من الأرض لا يُمكن إختراق الأقمار الإصطناعية العسكرية |
| Yapmanı istedikleri bu uydular yapabilirsen binlerce kişi ölebilir, değil mi? | Open Subtitles | ، تلك الأقمار الإصطناعية التي يرغبون منك بنائها إذا نجحتِ في ذلك ، فهُناك آلاف من الأشخاص قد يموتون |
| İstanbul'da yapılan konferansta mikro uydular konusunda sunum yaptık ve oradan geri dönüş yolu üzerindeydik. | Open Subtitles | (عاد فريقي للتو من مُؤتمر في (اسطنبول حيثُ قُمنا بتقديم بحثتا في مجال الأقمار الإصطناعية شديدة الصغر |
| - Uyduyu çalıştıracaklar. | Open Subtitles | سيقوموا بإطلاق الأقمار الإصطناعية |
| Ve siz bu uyduları yerden mi çalıştırabiliyorsunuz? | Open Subtitles | ويُمكنكم فقط إطلاق تلك الأقمار الإصطناعية من الأرض |