| - Buna hâla inanamıyorum. Dünyanın en şanslı erkeğiyim. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أصدق الأمر حتى الآن أنا الرجل الأكثر حظاً في العالم |
| Kendimi gezegendeki en şanslı kadın gibi hissediyorum | Open Subtitles | أشعر أنني المرأه الأكثر حظاً في هذا الكوكب |
| Kendimi Batı Pennsylvania'daki en şanslı adam olarak hissediyorum. | Open Subtitles | أنا أشعر أني الرجل الأكثر حظاً في بانسيلفينيا الغربية. |
| Bence oğlunuzla birlikte olduğum için dünyanın en şanslı adamıyım. | Open Subtitles | حسناً، أظن أني الرجل الأكثر حظاً في العالم لكوني على علاقة مع إبنك. |
| Endişelenmenize gerek yok Bay Tao. Bay Prince, Swan'in masalarının hala şehrin en şanslısı olduğundan emin olacak. | Open Subtitles | سيحرص السيّد (برينس) على أن تبقى كازينو (سوان) الأكثر حظاً في المدينة. |
| Dünyadaki en şanslı kızdım. | Open Subtitles | لقد كنت الفتاة الأكثر حظاً في العالم |
| Çok büyük. Flint'teki en şanslı adam, Bee Bee Ellis! | Open Subtitles | الأكثر حظاً في فريق فلينت بي بي إيلس |
| Evet. Ben dünyadaki en şanslı kadın-adamım. | Open Subtitles | أنا المخنث الأكثر حظاً في العالم |
| Ya bir tür deha ya da güneş sistemindeki en şanslı ahmaksınız Bay Holden. | Open Subtitles | " أنت إما عبقري نوعاً ما يا سيد " هولدن أو أنك الأحمق الأكثر حظاً في النظام الشمسي |
| - Ben dünyanın en şanslı çocuğuyum. | Open Subtitles | أنا الأكثر حظاً في العالم |
| - Dünyanın en şanslı günü. | Open Subtitles | -هذا هو اليوم الأكثر حظاً في العالم |
| Ben dünyanın en şanslı erkeğiyim. | Open Subtitles | أنا الأكثر حظاً في العالم |
| Hugh'u seviyorum. Şahane birisi, ve ben dünyadaki en şanslı kızım | Open Subtitles | أنا أحب (هيو), (هيو) رجل رائع و أنا الفتاة الأكثر حظاً في العالم |
| Adım Max ve onun sayesinde New York'taki en şanslı köpek benim. | Open Subtitles | أدعى (ماكس) وأنا الكلب الأكثر حظاً في (نيويورك) بسببها ... |
| Endişelenmenize gerek yok Bay Tao. Bay Prince, Swan'in masalarının hala şehrin en şanslısı olduğundan emin olacak. | Open Subtitles | سيّد (برينس) سوف يحرص على أن يظل كازينو (سوان) الأكثر حظاً في المدينة. |