Bu müthiş dişlerle donanmış kemirgenler en başarılı ve kalabalık memeli grubu olmuştur. | Open Subtitles | والتسلح بهذه الأسنان الهائلة قد جعل مجموعة القـوارض هى الأكثر نجاحاً وتعداداً بين كلّ الثـدييات |
en başarılı savaşımız... | Open Subtitles | اصطدهم وأوقعهم أرضاً ومن ثم اقتلهم الواحد تلو الأخر الحملة العسكرية الأكثر نجاحاً |
Kız Öğrenci Derneği şimdiye kadarki en başarılı sitemiz. | Open Subtitles | النادي النسائي بعيداً هو الأكثر نجاحاً بين مواقعنا |
Ortadoğuda bir çok türden farklı mücadeleye tanık olduktan sonra, daha başarılı olan mücadelelerde bazı ortak yönler fark etmeye başladım. | TED | بعد معاينتي لأنواع عديدة من الصراعات في الشرق الأوسط، بدأت ملاحظة بعض الأنماط على صعيد الأكثر نجاحاً منها. |
Hangi format porno yaparsa başarılı olan genelde o olur. | Open Subtitles | أيّ ديسك فيه أفلام اباحية دائماً يكون الأكثر نجاحاً |
Cabanatuan baskını A.B.D. askeri tarihindeki en başarılı kurtarma görevidir. | Open Subtitles | الهجوم على كبناتون بقيت مهمة الإنقاذ الأكثر نجاحاً في التاريخ العسكري الأمريكي |
İsimleri yanlış yazılan çiftlerin en başarılı çiftler olduklarını söylerler. | Open Subtitles | أتعلم, يقولونأن الزوجينذوي الأسماءالتي تكتب بشكلٍخاطئ.. هم الأكثر نجاحاً |
- Nashville'den Edgehill'in en başarılı sanatçısı o olmasaydı, bu gece ve bu plak şirketi bu durumda olmazdı. | Open Subtitles | فنانة ايجهيل الأكثر نجاحاً بدونها هذه الأمسيه وهذه الشركه لن تكون ماهي عليه |
Bu gezegenin en başarılı türü haline geldik. | Open Subtitles | لقد أصبحنا الصنف الأكثر نجاحاً على هذا الكوكب. |
Batıda, hırslı kadınlar kendilerini başka kadınlarla kıyaslıyor ve odadaki en başarılı kadın olarak dikkat çekmeyi umuyor. | TED | في الغرب، يبدو وكأن النساء الطموحات غالباً ما يقارن أنفسهن بنساء أخريات على أمل أن ينظر لها على أنها المرأة الأكثر نجاحاً في الغرفة. |
Tanıdığım en başarılı insanlar kendilerini sorgulamıyorlar fakat fikirlerini ve bilgilerini yoğun olarak sorguluyorlar, düzenli olarak sorguluyorlar. | TED | لكن الأشخاص الأكثر نجاحاً الذين أعرفهم لا يشككون في أنفسهم، ولكن يتساءلون بشدة، ويتساءلون بانتظام عن أفكارهم وعن معرفتهم. |
Eğer bu fikirlere 20 yıl sonra sahip olsaydı.... ve İngiltere'de olsaydı zamanının en başarılı fizikçisi addedilirdi, bu doğru. | Open Subtitles | كان المناسب أن يأتي بهذه الفكرة فقط بعد عشرين عاماً... وفي إنجلترا لكان الفيزيائي الأكثر نجاحاً في ذلك الوقت. |
Man Adası'nda yapılan en başarılı TV programı. | Open Subtitles | فهو المسلسل التلفزيوني الأكثر نجاحاً على الإطلاق في جزيرة "مان". |
Efendim, beni ÇKT'nin başına getirdiğiniz zaman Amerika'nın en başarılı insanlarından birini devletin en başarısız kurumuna atadığınız için alkış almıştınız. | Open Subtitles | تَعْرفُ، سيد، عندما أنت عَملَأَترأّسُ من إي بي أي... ... عَيّنتَأحد الرجال الأكثر نجاحاً في أمريكا... ... إلىالوكالةِأقلّنجاحاً في الحكومةِ. |
Düşürdüğü 80 uçakla, I. Dünya Savaşı'nın en başarılı savaş pilotu. | Open Subtitles | (مانفريد فون ريتشهوفن) الطيار الأكثر نجاحاً في الحرب العالمية الأولى بـ 80 إنتصاراً |
Aslında, onlar, bir zamanlar Afrika'da çok başarılı olan bir grup primatın son hayatta kalan türü. | Open Subtitles | انهم، في الحقيقة، الأنواع المتبقية الأخيرة لمجموعة من الرئيسيات التي كانت ذات مرة الأكثر نجاحاً في أفريقيا. |