| Böylelikle, biz bu yığınları kum tepecikleri boyunca ittiririz ve ve birincil bakterisel yüzeyi oluştururuz. | TED | وأعني أن نقوم بدفع الأكوام إلى الأسفل في الكثبان وننشيء طبقة أولية من البكتيريا |
| Aslına bakarsan onu gece 12 olmadan görmüyorum. Oh, güzel. Kum yığınları azalmaya başladı. | Open Subtitles | طلبت منه ألا نتقابل قبل منتصف الليل جيد، بدأت الأكوام تصبح أصغر |
| Daha çok göktaşı çarpıştıkça kaya yığınları da büyür. | Open Subtitles | بتصادم المزيد من الكويكبات، تزيد تلك الأكوام |
| Büyük miktardaki gübre yığınlarını araştırmak gibi saçma işe geri mi dönüyoruz? | Open Subtitles | عد إلى عمل الأبله تحقيق في الأكوام الضخمة من السماد؟ |
| Kar yığınlarını yolun kenarına atmak için tüm gücüyle çalışıyordu. | Open Subtitles | بينما كان يدق على الأكوام ربما قد تكون أو لا مثل سجن تأديب. |
| Yıllar önce Wegener, üniversitenin kütüphanesinde kağıt yığınları arasında ilginç bir makaleye rastlamıştı. | Open Subtitles | قبل سنوات وقع فيجنر على ورقة خادعة في الأكوام في مكتبة جامعته. |
| İkinci alternatif ise enjeksiyon yığınları kullanmak olabilir. | TED | والبديل الآخر هو أن نقوم بحقن الأكوام |
| Sonra kum tepecikleri boyunca yığınları çeker ve kumun içinde kumdan bir kalıp vazifesi gören ve hic algınamayacak şekiller oluşturabiliriz. | TED | ثم نقوم بسحب تلك الأكوام إلى الأعلى خلال الكثبان وسنستطيع أن ننشيء أي شكل يمكن تصوره داخل الرمل مع عمل الرمال كقالب كلما صعدنا لأعلى. |
| yığınları döndürmek için saman tırmıkları var, değil mi? | Open Subtitles | لديهم مذرّات لقلبِ الأكوام ، أليس كذلك؟ |
| Büyük gübre yığınları. | Open Subtitles | الأكوام الكبيرة للسماد. |
| yığınları kontrol edelim. | Open Subtitles | سنتفقد الأكوام |
| bu büyük tepecikleri görürsünüz. | TED | سوف ترى هذه الأكوام الكبيرة. |
| Bu toz tepecikleri de ne? | Open Subtitles | ماهذه الأكوام الترابية؟ |