| Bu sabah bizim ön kapıdan utanç yürüyüşü yaparken yakaladım. | Open Subtitles | أمسكت به يدلف خجلًا خروجًا من الباب الأماميّ هذا الصباح. |
| Seninle ön kapıda buluşuruz. Onlara eve gideceğini söyle. | Open Subtitles | وألقاك عند الباب الأماميّ أخبريهما أنك ستذهبين إلى المنزل |
| O zaman kelleyi hemen yanında, ön koltukta tutuyordu. | Open Subtitles | إذاً، لا بدّ وأنّ الرأس كانت لجواره بالمقعد الأماميّ سلفاً |
| Pekâlâ, sen ön kapıyı al. | Open Subtitles | حسناً، تولّي الباب الأماميّ وغطّي كلّ المخارج |
| Yan bahçedeyken ön kapının açıldığını duydum. | Open Subtitles | عندما كنتُ بالساحة الجانبيّة سمعتُ صوت فتح الباب الأماميّ |
| ön ve yan kapılara adam yerleştireceğiz. Otoparka da iki kişi. | Open Subtitles | سيكون لدينا رجل متمركز عند البابين الأماميّ والجانبيّ واثنان عند موقف السيّارات |
| Eğer çok istediğine beni ikna edebilirsen, ben de seni ön tarafa almayı düşüneceğim. | Open Subtitles | إن أريتني بأنّك تريدها بشغف سأفكّر بجلبك للقسم الأماميّ |
| Bebeğin fotoğrafını diyorum. ön cebinde mi, arka cebinde mi? | Open Subtitles | صورة الطفل، في الجيب الأماميّ أم الخلفيّ؟ |
| ön avluya gelip yanıma oturmak istedi. | Open Subtitles | يحبّ الجلوس معي على الدّكة بالخارج على المرج الأماميّ |
| ön taraftaki çimlerin orada, benimle bankta oturmayı seviyor. | Open Subtitles | يحبّ الجلوس معي على المقعد في الخارج على العشب الأماميّ |
| Olmaz. ön kapıyı görmeliyim. | Open Subtitles | بحق الجحيم ، لا ، أريد أن أرىَ الباب الأماميّ. |
| Evet, korkarım öyle. ön kapının önünde kalabalık toplanmış durumda. | Open Subtitles | أخشى أن ثمّة حشد جمٌ خارج الباب الأماميّ. |
| İlk defa ön koltuğa oturuyorum. | Open Subtitles | هذه أوّل مرّةٍ على الإطلاق أكون فيها في المقعد الأماميّ |
| Bıraktığımız gece, sen dışarı çıkarsın bavulun içini altınla doldurursun ve sonra ön kapıdan yürüyerek çıkarsın. | Open Subtitles | وفي الّليل يخرج منه ثمّيملأوهبالذهب،ويخرجمنالباب الأماميّ.. |
| Victoria's Secret kutusu hâlâ ön koltukta duruyordu. | Open Subtitles | '' و كانت علبة '' فيكتوريا سيكرت ما تزال على مقعد السيّارة الأماميّ |
| ön camı kırmak için sivri uçlu birşeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | حسناً، أحتاج شيئاً ذو رأس حادّ لكسر الزّجاج الأماميّ. |
| - Bu parmak izi doğruca ön kapıyı işaret ediyor. | Open Subtitles | هذه بصمةٌ لإصبع رجل تشير إلى أمام الباب الأماميّ |
| Ondan yarım saat sonra da sol ön inen arterine bir çentik atacaksınız. | Open Subtitles | بعد ذلك بـ30 دقيقة، ستجرحين شريانه الأماميّ الأيسر النازل. |
| Yukarı çıkacak ve ön kapıdan çıkıp gideceğiz. | Open Subtitles | سنتسلّق إلى الأعلى ونخرج عبر الباب الأماميّ. |
| Onu bitirdiğinizde aerodinamiklere bakacağız ön ve arka kanatlara. | Open Subtitles | بعدما تنتهوا، سنفحص الديناميكيّات الهوائيّة بالجناحين الأماميّ والخلفيّ. |