| -Aschen doktor iyi olduğunu söyledi. -Bu sadece benimle ilgili değil. | Open Subtitles | لقد قال طبيب الأشين أنك بخير الأمر لا يتعلق بى وحدى |
| Kusura bakma ama Sheldon, bu konu seninle ilgili değil. | Open Subtitles | حسنا, آسفة يا شيلدون و لكن الأمر لا يتعلق بك |
| Bunun kısmi türevsel denklemlerle, köprüler inşa etmekle, uçak kanatları dizayn etmekle hiçbir alakası yok, ama kimin umurunda? Cantor'un bu cüreti, kapıları ardına kadar açtı ve... matematiği sonsuza dek değiştirdi. | Open Subtitles | لعل الأمر لا يتعلق بتاتاً بمعادلات التفاضل الجزئية، بناء الجسور، سطوح الإنسياب، لكن من يكترث ؟ |
| Bunun sınıfla bir alakası yok. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بمنزلتك الاجتماعية ومنزلتي |
| Bilardoyla, seksle, aşkla ilgisi yok. | Open Subtitles | إن الأمر لا يتعلق بالبلياردو إنه لا يتعلق بالمعاشرة ، لا يتعلق بالحب إنه يتعلق بالمال |
| Tam olarak bilmekle alakalı değil. | Open Subtitles | إنَّ الأمر لا يتعلق بالمعرفة ولكنه يتعلق بالمواجهة أكثر، |
| - Mesele hak etmek değil. Adam zaten gizli bildirileri alıyor. | Open Subtitles | ـ الأمر لا يتعلق بجدارته ـ يحصل بالفعل على مذكرات سرّية |
| Bu sadece karantinayla ya da neredeyse bütün kasabayı hasta etmemle ilgili değil. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق فقط بالحجر الصحي او أني ربما نقلت العدوي للبلدة بكاملها |
| Bu belli ki sadece oyuncakla ilgili değil. | Open Subtitles | واضح أن الأمر لا يتعلق باللعبة أليس كذلك؟ |
| Bu kalple ilgili değil, bu politika | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بقلبي هذا مٌتَعلقٌ بالسياسة |
| Martha, bunun Clark'ın sırrıyla alakası yok. Kendi güçleri onu yaraladı. | Open Subtitles | مارثا الأمر لا يتعلق بسر كلارك قوتة فعلت شيئاً ما مما أدى لأذيته |
| Onun cinsel fantezisi değil. Bunun şehvetle alakası yok. | Open Subtitles | إنها ليست خياله الجنسي الأمر لا يتعلق بالرغبة |
| Güçle ilgisi yok. Ne o zaman? | Open Subtitles | ـ الأمر لا يتعلق بالسلطة ـ ماذا يكون إذًا؟ |
| - Hayır, bunun testle ilgisi yok. | Open Subtitles | الأمر أن الأمر لا يتعلق بالإختبار إنه فقط |
| Seninle ilgisi yok. Bu adamı bütün yaz uyardım durdum. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بك لقد كنت أحذر ذاك الفتى طوال الصيف |
| Sadece Hintlilerle alakalı değil. Bizi kaç kişi destekliyor? | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بالهنود فقط كم من الناس يدعموننا؟ |
| Tamam, aslında avcılıkla alakalı değil. | Open Subtitles | حسن ، الأمر لا يتعلق في الإقتناص بحد ذاته |
| Mesele, arkadaşım olan Binbaşı Baltimore'a güvenmemem değil. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بإنى لا أثق بكى ، أيتها الرائد بالتيمور |
| Mesele gazete değil. Genç bir kız ve annesini arıyorum. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بالجريدة أنا أبحث عن شــابة وأمــها |
| Ama bütün konu yetiştirmek üzerine değil çünkü hepimiz bu yapbozun parçalarıyız. | TED | لكن الأمر لا يتعلق فقط بالزراعة، لأننا جميعنا جزء من هذه الأحجية. |
| konu bu değil, sen kızların koçu değilsin | Open Subtitles | إن الأمر لا يتعلق بكون هذا الأمر سيئاً أنت لن تقومي بتدريب الفتيات الأخريات |
| Önemli olan işin başında ya da otoriteyi sağlayan olmanız değil. | Open Subtitles | الأمر لا يتعلق بإظهار أنك المسؤول أو استعرض نوعٍ من السلطة |
| Üzgünüm; ancak bu iş uzmanlık meselesi değil. | Open Subtitles | آسف لكن الأمر لا يتعلق بالخبرات |
| Ve lütfen bunun üzerindeki ipek gömlekle alakası olmadığını söyle. | Open Subtitles | ورجاءاً أخبرني أنه الأمر لا يتعلق بي بالبلوزة الحريرية التي كنت ترتديها |